26 Aralık 2012 Çarşamba

Kış Tatilimiz


Ahmet Tuna’lı ilk kış tatilimizi gerçekleştirdik. Ankara’dan kuzenimin dönüşü kar yağar ümidiyle gittiğimiz Bolu Abant’tan karları eriterek döndük. Biz gitmeden önce ki hafta güzel kar yağmış ama biz gittiğimizde hava ısınmaya başladı ve malum karların şıpır şıpır erimeye başladığı bir manzara gördük. En çok da Ahmet Tuna’ya yaradı bu tatil. Çok şükür hasta değildi o yüzden bizde yanındayken keyfi yerindeydi. Kısa zamanda çok hayranı oldu desem yalan olmaz. Garsonlardan tutunda diğer otel çalışanlarına, konuklara kadar herkese kendini sevdirdi. Otel yeni yıl için süslenmişti Ahmet Tuna’ya eğlenceli geldi muhtemelen her yer ışıklı süslü. Koştu oynadı bol bol. Neyse ki 2 gün yer ayırtmıştık daha fazlası sıkıcı olmaya başlıyor çünkü , sonuçta otel işte.
 
Ahmet Tuna karı tanıyordu yerde görünce kar dedi, eldiven giymek istemediği için karı ellediğinde elleri üşüdü bir daha ellemek istemedi, kara sadece ayakları ile bastı, düşmekten de pek memnun değildi üstüne kar değmesini pek sevmedi yani J Kar manzarasını herkes sever, sevmeyen varsa da azdır. Bizde karda gölün etrafını faytonla turladık. Ahmet Tuna’yı ata bindirdik. Ben korkar binmek istemez diye düşünmüştüm ama bizim ki sanki hep ata biniyormuş edasındaydı, at durunca da ‘git’ bile dedi ata. Bize de bu anı fotoğraflamak düştü tabi. Büyük Abant Oteli’ne 5 yıl önce balayı için gitmiştik otel baştan aşağı yenilenmiş, bu sefer çekirdek ailemizle gittik bizim içinde değişiklik oldu ve her tatil gibi bu da bitti. Güzel fotoğraflarımız oldu bir kaçını paylaşıyorum. En kötü günümüz böyle olsun.

 

14 Aralık 2012 Cuma

AĞLAMA KRİZLERİ


Ahmet Tuna biraz akıllandı,emziği bıraktı rahatladık derken 2 gündür saç baş yolduruyor. Ağlayarak uyuyor ve ağlayarak uyanıyor.Gece yarısı uyanıp kaldığı yerden ağlamaya devam ediyor.Neren acıyor,neren ağrıyor,dur masal anlatayım,hadi dua edelim derken zar zor uyuyor yine.Tabi ben yeter artık ! diye kızınca bu sefer babaa! diye ağlıyor.Bu çocuk bana düşman ben gırtlaklıyorum sanki onu.Hasan'da sabırlı sabırlı gel babacım diyor, benim saçlar diken kiken.Bizim yatak oldu 3 kişik,yeter ki uyusun aman diyorum ama sıkıldım doğrusu. Çocuk büyütmek sabır işi, bir an önce şu ağlama krizlerinin bitmesini istiyorum. Hayırlısı artık Allah başka dert vermesin diyip susuyorum.

6 Aralık 2012 Perşembe

EMZİĞİ BIRAKIRKEN

Emziği nasıl bıraktıracağım konusu beni düşündürüyordu, son zamanlarda uykusunda hep emzik emer olmuştu ve arabada giderken’ emmi emmi’ ( emzik )  diye ağlıyordu, bizde yolda giderken veriyorduk hep. Artık o günler eskide kaldı, çok eski değil gerçi 10 gün öncesinde. Artık emziği bıraktık. Şöyle oldu Kasım’ın son haftasında hastalandı broşiolit geçirdi, hava vermek zorunda kalındı. Şuan iyi ilaçlarını kullandı inşallah tekrarlamaz. Bize getirisi emziği bırakmak oldu. Ciğerleri dolu olunca nefes almakta zorlandı o sırada emziği attı istemedi.S onra hastanede kan tahlili, ciğer filmi derken biraz korktu sanırsam. Bende emziği vermedim” doktor aldı, bize bir daha vermedi “dedim. ”Ahmet Tuna artık emzik emmesin dedi “ dedim, ”yoksa yeniden kan alabilir” dedim.( Burası biraz korkutma oldu ama çok üstelemedik) Öyle deyince bir şey demedi,iyileştikten sonra emziği aklına gelince İlk 3 gün biraz zor geçti her gece oturdu ağladı, uyurken biraz zorlandı. Aklına gelince sessiz sessiz “emmi” diyordu yavrum benim birde bana bakıp gülüyordu yanlış bir şey dediğini anlar gibi JArtık eskisi gibi aramıyor, arabada giderken biraz sıkılıyor henüz ona tam alışamadı ama genel olarak unuttu. Geçen hafta sonu hava çok güzeldi parka gittik, bebek arabasıyla giderken aklına geldi, eski alışkanlık işte biz bile bir şeye alışırken zorlanıyoruz, onu anlamaya çalışıyorum.
 

Yazdan kalma bir fotoğraf,emzikli fotoğraf arayınca bunu bulabildim.
Emziği de bırakınca iyice büyüdü sanki,bütün her şeyi söyleyebiliyor nerdeyse.Kitap sevgisi devam ediyor,birde İPad sevgisi var tabi.Sabahları hemen İPad’ten  bir şeylere bakıyor.Hayvan sesleri  oyunu yok Kuka,Luli,birde abi bunlar İPad’i görünce ilk bakmak istedikleri oluyor. Babasının oğlu diyorum bilgisayar sevgisi de ona benzemiş J
 
Üste ki fotoğrafla karşılaştırınca burda ne kadar büyük geldi gözüme :)

7 Kasım 2012 Çarşamba

17. AY


Uzun zamandır yeni bir şeyler yazamadım,bir yorgunluk bir boşvermişlik hissiyatındayım sanki.
Ahmet Tuna, hop hop zıp zıp bir çocuk oluverdi.Bana yaşattığı güzel duyguların tarifi olmaz.Allah onu bana çok sevmem için vermiş diyorum,bir çocuğu doya doya sevmenin tadını çıkarıyorum onunla.Bana sarılıp anne demesi bile beni mutluluktan uçuruyor.Birlikte neler yapıyoruz, yazamadığım bayatlayan anılarımızda var tabi J Ben işten döndüğümde kapıda karşılıyor beni biraz naz yapıyor önce mız mız oluveriyor.Benim onunla oynamamı istiyor, istediği yere götürüyor bir şeyler anlatmaya çalıyor.Kelime hazinesi baya gelişmiş durumda yakındır cümle kurması.Hayvan sevgimiz devam ediyor özellikle kedilere karşı ,her gece uyumadan önce kedi masalı anlattırıyor.Kucağıma geliyor ve kedi diyor.Bende içinde renkler olan,oyunlar olan masallar üretiyorum kedi ve arkadaşları J Masalın sonunda kedi ve arkadaşları dişlerini fırçalıyorlar,pijamalarını giyiyorlar ve yataklarına yatıyorlar. Anneleri iyi geceler diye öpüyor onları,sonra yorganlarını üstlerine çekip uyuyorlar.”Şimdi de Ahmet Tuna’nın uykusu geldi Ahmet Tuna’da uyuyacak “diyorum ve hemen yastığına yatıyor.Onunla her an keyifli.Masal anlatırken ona da bir şeyler soruyorum.Mesela, masalda saklambaç varsa “kedi sence nereye saklanmıştır” diyorum “yok” diyor. Mesela renkli bir oyun oynuyorlarsa şimdi hangi rengi söylesin diyorum cevap “hıı” oluyor J Renklerle ilgili masalda sevdiği bir oyuncağı tarif ediyorum onun rengi işte diyorum. Kırmızı bisikleti var, kırımızı derken hani bisikletin var ya kırmızı o renk diyorum. Bütün hayvanları tanıyor seslerini biliyor,özellikle öğrettiğimiz bir şey değil aslında kitaplarında ki hayvanlara bakarken sesleri çıkarıyorduk, sesli kitabı var bir tanede. Bütün öğrendiklerini birbirine bağlıyor bir şekilde. Bir kere parktayken ahtapot resmi gördü,bende” ahtapot, bak bir sürü kolu var” dedim.”Denizde yaşar Ahtapot” dedim.Haftalar sonra bir yerde ahtapot gördü ve ahtapot dedi. Beni şaşırtabiliyor bazen.Nerden bildi şimdi bunu diyorum.Kitap görünce oku diyor.Harflere A-B-C diyor.İnşallah değişmez de okumayı seven bir çocuk olur.Dualarım bahtının güzel olması ve hayırlı bir ömrü olması için.Allah iyi insanlarla karşılaştırsın inşallah.Ben şimdiden duamı edeyim bir anne olarak.
                                                        A-B-C'leri ile oynarken :)
                                              
16. ayını bitirdi 17. Aydan gidiyor kendileri, bizde onunla beraber büyüyoruz işte.Uzun zamandır yazmayınca böyle iç dökmek gibi oldu,bir daha anılar bayatlamadan yazacağım inşallah J

26 Eylül 2012 Çarşamba

İlkler


Bir annenin az önce öpüp kokladığı,gözünden sakındığı çocuğunun başkaları tarafından kaçırılma hikayesini duyduğumuzda tabi ki üzülüyoruz. Ateş düştüğü yeri yakıyor, annenin içi hep aynı yanıyor.Dün akşam Ahmet Tuna’yı evin içinde kaybedince hemen çocuklarını kaybeden anneler aklıma geldi. Allah’ım kötü insanlardan korusun tüm çocukları.
Gelelim bizimkine dün annemde Ahmet Tuna ile oynuyorduk sonra odadan çıktı annemin yanında sandım önce, Ahmet Tuna dedim biraz bekledim gelmedi.Sonra baktım ki annemin yanında değil.Bütün odalara bakmaya başladık Ahmet Tuna diyoruz bir yandan,evin içinde bir yerlerde olduğu kesin ama o an onu görememiş olmak beni panik yapmaya yetti.Sonra bulduk tabi wc ile lavabo arasında ki kapıyı kapatmış arkasında durmuş bakıyor.Yavrum benim seste vermiyor az da olsa bir panik havası oldu evde. Dün bir ilk daha oldu Ahmet Tuna’ya banyo yaptırdıktan sonra saçları ıslakken aldım makası elime gözüne giren saçlarını yana doğru kestim.Böylece bebeklik saçını ilk kez kesmiş olduk.Güzel oldu çirkin durmadı,arkada ki saçları lüle lüle duruyor hala.Şu kış da böyle geçsin yaza doğru arka kısımlara da bir el atarız.Benim oğlum her zaman yakışıklı olur zaten J

23 Eylül 2012 Pazar

Hafta Sonu

Bu hafta sonu koca yaz boyunca bu gün şu gün derken gerçekleştiremediğimiz köyde kalma planını gerçekleştirdik. Havaların artık sonbahar geldi üşütürüm sizi dediği bir Cuma akşamı ve Cumartesi günüydü. Bizim havamız güzeldi ama, bir arada olduğumuz keyifli anlar yaşadık. Benim açımdan keyifli olduğu kadar Ahmet Tuna açısından da öyleydi. Kuzenleriyle eğlendi, oynadı, gezdi.


Babaannesi ve dedesini anneannesi kadar sık görmediği için biraz uzak duruyordu biraz uzun durunca daha çok alışmış oldu. Bu da babaannesini mutlu etti tabi. Artık çocuklara karıştı o da onlarla koşturuyor. Daha çok abileriyle ve ablalarıyla oynuyor. Miray'ın hayranı kucağına yatıyor gıdıklıyor. Yavrum benim ne çabuk büyüdün sen. Ne zaman Duru kadar olacak diyordum Ahmet Tuna bebekken, aralarında 10 ay var o zamanlar çok belli oluyordu tabi, ama şimdi Ahmet Tuna yapı olarak Duru kadar duruyor maşallah. Seneye kimse tutamaz onları.
Ahmet Tuna çoğu zamanını anneannesinde geçirdiğinden ve hafta sonu da sürekli evde durmadığımızdan Ahmet Tuna'nın keşfedecek yerleri sınırlı oluyordu. Bu Pazar hep evdeydik(m),Ahmet Tuna bir ara babasıyla parka gitti dönüşü muhteşem oldu. Bu gün pek bir kudurdu evde, babasıyla yuvarlanmalar bizi ısırmaya çalışmalar mutfakta da açmadığı kapak kalmadı, daha önce de açıyordu tabi biraz bakıp tamam şimdi kapatalım deyince kapatıyordu leğenlerin olduğu dolabı karıştırıyordu  daha çok ama bu sefer çaydanlıktan tutun tencerelere kadar kapaklarını açtı kapattı.


Ben bir yeri topluyorsam arkamdan yine bir yerleri karıştırdı. Merakı geçince yerine koydu kapattı neyse ki. Ahmet Tuna evdeyken hiç bir iş yapamayacağımı bir kez daha anladım.
Fazla samimiyette iyi olmuyormuş, hep evde olsam Ahmet Tuna ile aramız açılacak demek ki dedim. Şimdi de özlüyorum tarifsiz. Hele hafta sonundan sonra ilk iş günü burnumda tütüyor.
Bir hafta sonu daha biterken ve ben çayımı yudumlarken yazdım bu yazıyı. Fotoğraflardan da anlaşılacağı gibi Ahmet Tuna açısından gayet renkli bir hafta sonuydu. 

24 Ağustos 2012 Cuma

14 Aylıkken

14 ayı geride bırakırken Ahmet Tuna’nın artık bebeklikten çıktığını yüz hatlarının ve hareketlerinin  çok değiştiğini gözlemleyebiliyorum.  Yavaş yavaş konuşmaya çalıştığı, kelimeleri tekrar ettiği ve taklit etmeye başladığı bir dönemdeyiz. Çevreye daha çabuk uyum sağlayabiliyor. Yaşıtlarıyla hemen iletişime geçmeye çalışıyor.Kendinden büyüklere “abii” demeye başladı. Geçtiğimiz hafta ilk kez baba dedi. Babasına anne demeyi tercih ediyordu nedense J” annii ve babii” diyor .Nereye gidiyoruz diye sorduğumda “dede” diyor,bazen de” anane” diyor.Çünkü her sabah dedesiyle anneannesine gidiyor. Eğer babasıyla parka gitmişlerse nereye gittiniz babanla diyorum “gargi” diyor. Yani Gargamel J Hani şu şirinleri kovalayan Gargi var ya, kendisi bizim parkta duruyor şirinleriyle beraber.
Bütün meyvelere “armu” diyor.Yani armut.Ha bide “mu” var,yani muz. Büyüdü de derdini anlatmaya çalışıyor.Susadıysa “fu” diyor.Uykusu geldiyse “nenni” birde “emmik” yani emzik. Eğer dışarıdaysak çantamı karıştırmaya başlıyor emziğini bulmak için. Emziği daha bir önemli olmaya başladı gibi,bıraktırmak için birkaç ay daha beklemeyi düşünüyorum. O dönem nasıl geçer şimdi düşünemiyorum, belki uyur emziksiz ama gece uyanınca ağlar eminim.

Ahmet Tuna bu günler böyle. Ahmet Tuna’ca konuşuyor ve hızla büyümeye devam ediyor. Birlikte 3. Bayramımızı geçirdik. Bayramda el öptü benim oğlum. El öperken hiç fotoğrafını çekmemişiz ama bayramlık birkaç fotoğrafı var.Tam küçük adam.

3 Ağustos 2012 Cuma

Bıdı Bıdı Ahmet Tuna

Anıları sıcağı sıcağına yazmayınca, hangini birini yazacağını bilemiyor insan ve unutuyor da. Ramazan ayının verdiği bir koşturmaca da var. Gündüz iş, akşam iftar davetleri derken eve geç gidiliyor.İşe başladığımdan beri evde pek düzen yok denebilir.Yemeği de annemde yiyince hadi çay yaptık için öyle gidin derken  eve gidiş en erken 23:00. Ahmet Tuna çok yorulduysa ve erken uyandıysa annemde uyumuş oluyor,büyüdükçe uykuları da güzelleşmeye başladı maşallah.Eğer başka bir yerdeysek eve dönerken arabada koltuğunda uyumuş oluyor.
13 ayını bitirdi 10 gün oluyor.Boyu 80 cm,kilosu 12.400. Gayet tosuncuk yani,göbüşü de var kocaman J göbüşün nerde deyince de açıp gösteriyor, birde şıp şıp vuruyor göbüşüne. Daha neler neler yapıyor aslında,akşamları ayı görünce “aydede” diyor elinle göstererek, annemin erik kompostusundan içtiğini anlatıyor hüpp diye içmiş”hüüpp ”yapıyor. Gözün,burnun,kulağın,saçın,dişin,ayağın,parmağın nerde? Onları uzun zamandır biliyor zaten.Müzik duyunca zıplıyor. Kedi görünce gel gel diyor,oyuncak hayvanlarını sorunca hepsini tek tek gösteriyor.Köpek nasıl yapar? Hav.Eşek nasıl yapar? Aai. Kedi nasıl yapar? Hav J Bir şey söyleyince anlamamış gibi ‘hee’ diyor.Yine söylüyorum yine ‘hee’ diyor.Biz kendi aramızda konuşurken  daha önceden bildiği bir şeyden bahsediyorsak hemen onu getiriyor,yada hadi gidelim dediysek hemen kapının önüne gidiyor.Elinde ki bir şeyi yerine koyar mısın oğlum diyorum, yerine koymaya çalışıyor.Özgür ruh benim oğlum kendi kendine bir şeyler buluyor,dolaşıyor kafasına göre. Pek bir zararı yok şimdilik, inşallah değişmezde,değişse de iyiye doğru değişsin. Allah dağına göre kar verirmiş. Ahmet Tuna çok sabır zorlayan bir çocuk değil hamdolsun.(Bunları yazarken bir yandan da nazar değmesin diyorum içimden)Biraz hareketli olsun o kadar da.
Büyüdükçe daha bir özlüyorum onu, burnumda tütüyor resmen. Önce Allah’a sonra anneme emanet. Allah dert keder vermesin,ayrılık vermesin.

11 Temmuz 2012 Çarşamba

Ahmet Tuna'lı Tatil

Ahmet Tuna ile ilk tatilimizi yaptık geldik, işe başladık yazısını yeni yazabiliyorum . Hayat git gide daha da mı zorlaşıyor ne ! Sevgili eşimle 5 yıldır aynı şirkette çalışıyorduk,birlikte gidip geldik onca zaman. Şimdi tatil dönüşü iş değişikli yaptı, yeni iş yerinde başladı. Tabi bana da çocuğu anneme bırakıp tek başıma işe gelmek kaldı ve daha bir çok zorluk. Henüz arabamız yok o yüzden Ahmet Tuna’yı babam alıyor,bende otobüse binip işe geliyorum.Zor gelmedi desem yalan olur.Ne diyeyim her şeye alışıldığı gibi buna da alışılır tabi,sağlık olsun yeter ki.
Ahmet Tuna ile ilk uzun yolculuğumuz (5 saat ) çok zor geçmedi yolun yarısından fazlasında uyuduk J Tatil boyunca da bizimle beraber gezdi , yemek yemek dışında çok sorun çıkarmadı. Hatta havası yaradı sanırım çok uyumak istedi, dez avantajı akşamları erken uyuduğu için bizim tatilin yarısını akşamları balkonda geçirmemiz oldu J İlk kez orda desteksiz yürümeye başladı,28 Hazirandı. Çimlerde koştu yuvarlandı,keyfi yerindeydi  olan popoya oldu, düşe kalka baya bir hırpalandı sanırımJ
                                             saçlar ıslak,suyu öyle seviyor ki.

Ege’nin suyu genel olarak soğuk olur ama bu sene bana daha bir soğuk geldi,hava da rüzgarlıydı Ahmet Tuna ona rağmen sudan korkmadı, Çok suda tutmadık üşümesin diye,havuzda sokmak istemedim. Kovasıyla kumlarda oynadı, dayanıklı çıktı bizim ki sıcak kumlarda zıp zıp yürüdü. Tatile annemlerle gittiğimiz için bende biraz rahattım. Bu yıl ki tatilimizde böylece bitti.Bana sorarsanız dinlenebildim mi ,hayır.Tatil dönüşü de bir tatile ihtiyacım vardı kısacası.
                                   Ayvalık Şeytan Sofrası'ndan güneş batışı manzarası

24 Haziran 2012 Pazar

Ahmet Tuna 1 Yaşında

24.06.2012 Saat 12:46 iyi ki doğdun

Ahmet Tuna'm, canımdan bir parçam.. Bu sabah uyandığımda yanımdaydın kendimi geçen sene o saatlerde hayal ettim,nst'ye bağlı bir halde doğum sancısı çekiyordum, sonra doğduğun ve seni ilk gördüğüm ana gittim,bir annenin en mutlu olduğu anlardan birisidir eminim.Küçücük minnacıkken şimdi kocaman oldun.Seninle yaşadığım her an mutluluk verici, sahne sahne büyüyüşüne şahit oluyoruz, eski videolarına bakıyoruz bazen babanla, Ahmet Tuna bir zamanlar bu kadardı diyoruz .Yaşanan unutuluyor, işte böyle yazdıklarımız, çekilen videolar ve fotoğraflar o anları saklı tutuyor. Bu gün bizimle olduğun ve ömründen geçirdiğin ilk yılını kutladık, iyi ki doğdun ve iyi ki bizimlesin dedik. Sen çok farkında değildin ama keyfin yerindeydi ( ufak tefek mızıklanmaları saymasak ) :) Seni seven insanlar bizimleydi bir aile yemeği (mangal partisi) sonrasında benim uzun zamandır hayalini kurduğum pasta kesme merasimi yaptık, hayalini kurdum çünkü bazı sürprizler hazırladım; hem senin için hem misafirlerimiz için..Herkes günün sonunda mutlu ayrıldı, Alah dert keder vermesin en kötü günümüz böyle olsun güzel bir gün geçirdik sayende. Güzel fotoğraflarımız oldu :) Seni ne kadar çok sevdiğimi zaten sana hep söylüyorum buraya da yazayım istedim seni çok seviyorum, İYİ Kİ DOĞDUN BEBEĞİM ..

Hazırlık aşaması tema araştırması ile başladı tabak,bardak, peçete,afiş, fener , şapka,düdük, parti dünyası'ndan alındı.
Pasta seçimi temaya uygun arabalı,uçaklı pasta www.kurabiyemerkezi.com 'a yaptırıldı, sevgili Belgin'in ellerine sağlık hem görünümü hem tadı çok güzeldi, kesmeye kıyamadım ama kestik yedik tabi :)
Keçe happy birthday ve happy birthday mumlar www.tchibo.com 'un çok eski bir temasından, bulmuşken almıştım.
Hediyelerimiz magnet kovalar uğurböcegi'ne yaptırıldı. Sevgili Elif'in ellerine sağlık.
Çocuklar için hediyeler köpük baloncuklar tülle süslendi.
Siz yazın yıllar sonra Ahmet Tuna okusun kartları benim çalışmam 
( Hasan'ın yardımlarını da unutmayayım )
Doğum günü hazırlıklarımızı böyle sıralaya bilirim, sonuç itibariyle hayalimde ki gibi bir organizasyon oldu. Fotoğraf seçmekte çok zorlandım çünkü hepsi çok güzeldi. Çeken kişi Hasan olunca böyle güzel kareler güzel çekimlerle ölümsüzleşti. Seçtiğim bazı kareleri paylaşıyorum bir blog yazısıyla hatıra olsunlar.



                                  Anneannesi ve dedesinin ilk yaş hediyesi kırmızı bisiklet.

20 Haziran 2012 Çarşamba

Ahmet Tuna Büyürken


Geçen sene bu zamanlar Ahmet Tuna’nın doğmasını bekliyorduk , doğdu da üstünden 1 yıl geçti bile Pazar günü ilk doğum günümüzü kutlayacağız. Eski videoları izliyoruz arada ,o zaman sanki hiç bebek olmamış gibi geliyor. Öyle hızlı değişmiş ki duygulanıyor insan. Artık adım atabiliyor koltuktan kendi kendine inebiliyor. İlk adımlarında heyecanlanıyormuş insan bir o yana bir bu yana yürüttük durduk J zaten artık öyle oturup oyuncaklarla oynamak nerde  eskidendi o, şimdi bir yere tutunup kalkıp keşfetme peşinde. Eğer mesafe uzunsa duvara tutuna tutuna istediği yere gidiyor yada bizim  elimizden tutup kaldırıyor normal yürümede değil nereye koşturuyorsa artık bir oraya bir buraya.

Geçtiğimiz Pazar babalar günüydü babalar günü tişörtüyle dolaştı bütün gün, her hali çok tatlı ne giyse yakışıyor yavruma J ( tişörtte ki yazıya dikkat )

Kendi kendine bir şeyler konuşuyor öyle hoşuma gidiyor ki ‘bıdı bıdı bıdı’ diyorum o da bana’ bıdı bıdı bıdı’ diyor J konuşsa bir diyorum, bana bir şeyler anlatsa. Her hali mutlu ediyor işte, ortama mutluluk veriyor. Fotoğrafta da park keyfimiz,kaydıraktan kayarken en kadarda mutlu.

12 Mayıs 2012 Cumartesi

Ahmet Tuna'nın ilk pikniği


Hava durumunun gökgürültülü sağnak yağışlı gösterdiği bir günde biz hislerimize güvenerek pikniğe gittik.Güneş bir vardı bir yoktu,öyle olmasına rağmen yandık.Ahmet Tunanın kolları ilk defa güneş gördü farkedemedik fakat akşam olduğunda kolları kızarmıştı,eve geçtiğimizde krem sürdük umarım geç kalmamışızdır iş işten geçmiş oldu.Herkesin keyif aldığı bir gündü günün akşamında Galatasaray Fenerbahçe maçı vardı.Çoğunluk Galatasary'lı olunca şambiyonluk maçı nasıl izlenir tahmin edersiniz artık hop oturup hop kalkarak,Ahmet Tuna'nın da ilk pikniği bunun yanında ilk derbisi oldu :) piknikte amcasıyla top oynadılar geleceğin topçusu mu olacak acaba,doktorumuzun dediği olursa Ahmet Tuna'yı topçu yada poçu yapacak bilemiyorum topa bir merak var gibi gibi :)

 Diğer pikniğimiz doğum günümüzde olacak, şimdiden yer bakınıyoruz bir kaç fikir var güzel olmasını umuyorum.Doğum günü için yaptığım hazırlıklar da var ama şimdi paylaşmayacağım vakti gelince sürpriz olsun istiyorum.

3 Mayıs 2012 Perşembe

Ne Seninle Ne Sensiz.


Ah Ahmet Tuna ah ! Ne seninle oluyor ne sensiz. Seni özlüyorum annecim.Gözümün önünde her gün büyüyorsun.Sevgin olmasa nazında çekilmez hani. 11. aydan yemeye başladın adam olsun artık adam.5 dk durduğun yerde durmuyorsun. Önceden oyuncaklar ve kitaplar ilgini çekerdi şimdi koltuklara tutunup tırmanmak ilgini çekiyor.Dışarı çıkıp gezmek dolaşmak en sevdiğin aktivite J Anneanneni yoruyorsun biraz onun hakkını ödeyemeyiz bunu bilmelisin.Sende sakın büyüdüğünde bana ve anneannene karşı asi bir çocuk olma. Daha bizim evde mama sandalyen  yok ama deden almış sana, özel yatağın  bile var anneannende onu da deden almış. Ne kadar şanslı olduğunu bil diye yazıyorum. Sen onların 3. çocukları gibisin hatta dayın ve benden daha çok seviliyorsun.Ben sana az kızsam azar işitiyorum valla.
Artık sana söylenen her şeyi anlıyorsun. Hatta cevap vermeye çalışıyorsun nerdeyse.Mesela köpek nasıl yapar dediğimiz zaman ‘hav’ diyorsun J saçların nerde dediğimiz zaman saçını tutuyorsun.ayakların nerde deyince ayaklarına bakıp tutuyorsun.Araba görünce ‘düt’ diyorsun.Tarak görünce saçını tarıyorsun.Yürüteçte hız yapıyorsun,hatta artık yürüteçin içinde değil de dışında dolaşmak istiyorsun,ayağını kaldırıp yüksek bir yere çıkmaya çalışıyorsun. Parkta salıncakta sallanınca mutlu oluyorsun. Kendi yaşına yakın çocukları görünce seviniyorsun.Bunların hepsi güzel şeyler,bir yürüsen çok işimiz var seninle.
Şu sıralar biraz çıkarcısın her çocuk gibi,seni gezdiren kişileri daha çok seviyorsun.Mesela babanı ve dedeni.Ben senin gözünde sana zorla yemek yedirmeye çalışan,kendine zarar verecek şeyler yapınca hayır diyen ama yinede peşimde dolaştığın kötü biri olabilirim J Her ne olursa olsun seni hayatımda ki her şeyden çok seviyorum.Bazen sabrımı zorlasan da seviyorum işte.

29 Mart 2012 Perşembe

Ahmet Tuna 9 Aylık

Ahmet Tuna 9 aylık oldu. Bebekliğinde özlemle büyümesini bekliyordum ama aslında zamanın tadını çıkarmak lazımmış, zor günler unutuluyor çünkü, güzel zamanları hatırlıyor insan. Eşimin evin koridorunda sabahları bir o yana bir bu yana omzuna kafasını dayamış, öyle etrafa bakınan hatta ağlayan  bir bebek gezdirdiği zamanlar gerilerde kaldı. Şimdi Ahmet Tuna uyanınca kendisi yatağa oturuyor korkuluklara tutunup kalkarak bize bakıyor.Emzik ağzındaysa çıkarıp yere atıp arkasından bakıyor.Sonra kendi kendine konuşmaya başlıyor.Bu günlerde en sık söylediği söz ‘dett’ onun dilinde ne demek bilmiyorum açıkçası J Ona her bakışımda ne kadarda büyüdü demekten kendimi alamıyorum.Bu günlerde üst damağında dişleri çıkıyor biraz keyifsiz,sanırım 4 tane diş birden çıkacak.Derdi büyük yani. Dişleri çıkınca diline takılıyor sanırım diliyle ittiriyor çok komik oluyor.
Söylediğimiz cümleleri anlıyor, mesela camdan bakalım mı dediğimiz zaman cama bakıyor, baban nerde deyince babasına bakıyor.Hadi Pepe izleyelim deyince televizyona bakıyor. Tabi biz aaa nerden biliyor nasıl öğrendi falan deyip şaşırıyoruz J Ben gözün nerde ağzın nerde gibi sorular sorup öğretmeye çalışıyorum ama henüz bir kıpırtı yok .
Anneannesiyle günleri güzel geçiyormuş, beni görünce seviniyor yavrucum, sümüklerini üstüme sürüyor bir güzel J (şu günlerde hem diş çıkarma hem nezleyle boğuşuyoruz ) Gece uyumadan önce kucağımda uyumak istiyor boynuma sarılıyor. Böyle bir güzelliği bana yaşattığı için Rabbime şükürler olsun.

21 Mart 2012 Çarşamba

ALIŞMAYA ALIŞMAK


İşe döneli bir hafta oldu, vakit bulup bloğuma yazı yazamadım.İşten vakit bulamamak ve zamanın hızlı geçmesi iyi oldu,kendimi dinlemeye pek vaktim olmuyor.Ahmet Tuna’yı çok özlüyorum ama hesaplardan kayıtlardan ve yeni bir şeyler öğrenme çabamdan düşünmeye pek vaktim olmuyor.Kuzucuğum anneannesiyle duruyor gündüzleri, oda çalışan anne çocuğu.Şimdilik iyi gidiyor hem Ahmet Tuna açısından hem annem açısından.Birde benim açımdan bakış var tabi, gidiyor bir şekilde, ayrı kalmak ilk gün ki kadar zor değil tabi.İlk gün 12 Mart’tı (1 Mart olacaktı ama 10 gün daha uzattım evdeydim)Ne zaman aklıma gelse zır zır ağladım. Şimdi oyuncaklarıyla oynuyordu,mama yediriyordum,uyutuyordum vb. düşünüp durdum.Hele akşam olup eve gittiğimde daha çok zor geldi.Ahmet Tuna pek farkında değildi ne olduğunun gayet iyi görünüyordu yavrucak. Neyse ki üstünden 1 hafta geçti sabah uyanıp anneannesine bırakmaya alıştım, işe gelmeye alıştım.Daha alışacağımız pek çok şey olacaktır eminim.Allah sağlık versin her şeye alışılıyor,her şey yoluna giriyor.
Bu günlerde 9 ayı bitiyor Ahmet Tuna’nın . Pek bir tatlı oldu. Kirpi yavrusunu pamuk diye severmiş, benim ki de öyle dünyanın en güzel çocuğu gözümde J Artık emekliyor,yatağının korkuluklarına tutunup kendini kaldırıyor, ellerinden tutunca koşa koşa bir yerlere gitmeye çalışıyor. Bir hareket bir heyecan  ne yapsam nereye gitsem,ne karıştırsam diye hep bir arayış içinde.Oyuncaklarıyla oynamayı çok seviyor.Özellikle kitaplar en sevdiği oyuncaklar.Yaşına uygun dokun hisset kitapları var, hatta yaşından büyük hikaye kitapları.Şimdilik onların resimlerine bakıyoruz,artık hikaye dinlemeye ilgi duymaya başladı okuyoruz beraber,genelde Ahmet Tuna elimden alıp tadına bakmak istiyor ama olsun kitapları sevmesi hoşuma gidiyor.
Bay bay yapmayı öğrendi, birde parmaklarını sayıyor.Buraya bir kuş konmuş bu görmüş bu vurmuş bu pişirmiş bu yemiş buda hani bana hani bana demiş yapıyoruz gülüyor,kendiside yapmaya çalışıyor.Çok tatlı oluyor çok. Her gün büyümeye devam ediyor kucağıma sığmayacak yakında tombik tombik oldu.Velhasıl ilk annelik ve ilk çocuk  olunca her yaptığı bize farklı geliyor ve bizi mutlu ediyor.Şimdilik havadisler bunlar, artık yaz geliyor bol bol gezme programları yaparız yeni yazacak anılarımız olur.

29 Şubat 2012 Çarşamba

1 MART SENROMU


İnsan en büyük aşkı, vazgeçilmezi çocuğunda yaşıyormuş.İzinlerim bitti ve yarın 10 ay aradan sonra işe başlıyorum.Oğlumu bırakmanın hüznü var bir yandan ,bir yandan da evdeki huzur varken onu bırakıp insanlarla uğraşmanın zorluğunu yaşamanın stresi. Oğlum için mi çalışacağım diyorum yoksa kendim için mi,hafiften bir vicdan azabı hissi.. Tam bana ihtiyacı varken bırakmak düşüncesi canımı sıkıyor. Belki diyorum bende kendime vakit ayırırsam ikimiz içinde daha güzel olur.Hem annem ona benden daha iyi bakar.Ama yinede anneyim işte,10 saat beklide fazla onun kokusunu duyamayacağım,öpüp koklayamayacağım. Çok özleyeceğim onu çok.
 Düşünüyorum,dünyada kaç kişi işini severek yapıyordur.Belki bende tek tük de olsa işini seven insanlardan olsaydım bu gün daha kolay geçerdi,yarın ve yarından sonrası da.Ne diyelim Allah kimseyi işsiz bırakmasın,herkesin içine huzur versin.Bana da bu günü geçirip,Bismillah diyerek yarına başlamak kalıyor.Allah yeni kapılar açsın diye dua ediyorum birde.Hayırlı olan olsun her şeyde.

16 Şubat 2012 Perşembe

Doğum Günüm

28 yıl olmuş ben doğalı.Yıllar geride kalıyor, yeni bir yaş bitiyor anlamadan.Her sene iyi ki doğmuşum ve hayattaki güzellikleri görmüşüm diyorum,bu yıl bunu daha çok söyledim.Çünkü dünyada ki en güzel duygulardan birisini yaşadım; anne oldum.Böyle bir güzelliği görüpte iyi ki doğmuşum demeden olur mu hiç! Sevgili annem, aslında benden çok kutlanmayı hak eden o, doğumda yaşadığı zorluklar,sonrasında benim 3 ay durmadan viyak viyak ağlayışım unutulmaz onun hayatında. Büyüdümde kurtuldu mu sanki yine yoruyorum onu, bana her durumda yardım etmeye hazır,çocuğuma bakmaya hazır.Daha ne söyleyeyim ne söylesem ne yapsam hakkını ödeyemem onun.Canım annem ve babam iyi ki varsınız ve iyi ki sizin çocuğunuzum,sizleri çok seviyorum.Hep birlikte nice güzel senelere.


Canım eşimin sürpriz kek pastası ve orkidesi,birde telefon kılıfım var, bir tanecik düşünceli kardeşimin çiçeği.Ve babamın aldığı eşarp var birde annemin çerez tabakları :) Arayan,mesaj atan dostlarım var.Güzel bir akşam yaşadım,herkese çok teşekkür ederim.

5 Şubat 2012 Pazar

Diş Buğdayı Partisi

Küçük oğlum büyümüşte iki tane dişi çıkmış,bizde dişlerinin sağlam büyümesi,rızkının bol olması niyetiyle diş buğdayı partisi yaptık.Ben yine iş başındaydım tabi, misafirlerime güzel sürprizler hazırlamak için günler öncesinden çalışmalar yaptım.Diş buğdayı nedir diye bilmeyen arkadaşlarım var, biraz anlatayım nedir ne değildir.Çocuğun ilk dişi çıktığında dişleri sağlam olsun,çabuk büyüsün,rızkı bol olsun niyetiyle yapılan halen Anadolu’nun birçok yöresinde devam eden eski bir Türk geleneği.Akraba,eş dost bir araya gelerek güzel bir kutlama yapılıyor.En eylenceli kısmıda meslek seçimi, çocuğun önüne meslekleri ifade eden objeler koyuluyor.Örneğin; hesap makinası,steteskop,kalem gibi.Çocuk hangisini seçerse ilerde o mesleği yapacak diyerek gülüşülüyor J Diş buğdayı hazırlanıyor,hazırlanan ikramlardan birinin içine yüzük saklanıyor,isterseniz başka birşeyde saklayabilirsiniz.Kime çıkarsa çocuğa küçük  bir hediye alıyor.
 Bende hem güzel bir gün geçiririz hem gelecekte anacağımız güzel bir anımız olsun diye bir parti düzenledim.Günler öncesinden araştırmalar yaptım, internetten diş şeklinde kumaştan yapılmış ve çubuklara yapıştırılmış diş hediyeleri sipariş verdim.Sonra tül ve lavanta çiçeği aldım çubuklara bağladım.Yaptığım dişleri evde var olan içinde köpük olan bir saksıya batırdım.Saksıyı da kurdela ile süsleyince sanki öylece hazır almışım gibi oldu.Diş kurabiyeleri hep aklımda olan birşeydi,onlarıda www.kurabiyemerkezi.com ‘a sipariş verdim,sevgili Belgin’in ellerine sağlık.Henüz yüzyüze tanışmadık ama sevdim kendisini.


Parti olunca evi süslemeden olmaz tabi, annemle beraber sandalyeleri tülle süsledik,kapıya balon taktık,dış kapıyıda balon ve tülle süsledik.Ve benim favorilerim diş buğdayı bardakları,süslemek çok eylenceliydi.Eşimin yiğenleri Hande ve Tuğçe’ninde emeği var bardaklarda,karlı bir haftada okullarda tatilken kalmaya geldiler bize birlikte hazırladık bardakları,çokda güzel oldu bence.


Son olarak misafirlerim için güzel ikramlar hazırladık,annem sağolsun çok yardım etti bana.Diş buğdayını da hazırlayıp bardaklara koyduk.
Diş Buğdayı Tarifi
Malzemeler
      ·         3 su bardağı aşurelik buğday
      ·         2 bardak pudra şekeri
      ·         Ceviz,badem,fındık,kuru üzüm
Süslemesi için
      ·         Bonibon
      ·         Leblebi Şekeri
      ·         Topik jelibon ( süslemesi size kalmış,isterseniz nar,fındık, fıstıkta koyabilirsiniz )
Yapılışı; Buğdayları bir gece önceden ayıklayıp yıkadıktan sonra bir tencerede üstünü 4-5 parmak kadar geçecek kadar suyla, birkaç dakika kaynatıp dinlenmeye bırakıyoruz.Ertesi sabah suyunu süzüp yine 4-5 parmak geçecek kadar suda 10 dakika bekletiyoruz.Kıvamı pilav gibi olmalı. (Eğer kıvamı olduysa ertesi sabah suda bekletmeye gerek yok.) Sonra suyunu süzüp pudra şekerini ilave ediyoruz,daha sonra sırayla kuru üzümü,çekilmiş cevizi,fındığı ve bademi ekliyoruz.Biraz iri iri olursa daha güzel olur. Daha sonra kuplara doldurup üzerini süslüyoruz.Süslemesi size kalmış,ben leblebi şekeri,bonibon ve jelibon koydum. Ve işte ikram edilmeye hazır bir diş buğdayı.Afiyet olsun.

Misafirlerim geldi,oğlumun kuzenleri,halaları,yengesi,anneannesi,babaannesi, benim kuzenim Saliha Teyzesi ve hep yanımda olan arkadaşlarım canlarım Merve ve Gülten Teyzesi.Bizi yalnız bırakmadıkları için herkese ayrı ayrı teşekkür ediyorum.İkramlara geçmeden önce diş buğdayının eğlenceli kısmı meslek seçimini yaptık.Battaniyenin üstüne hesap makinası,fotoğraf makinası,mause,kalem,bilim teknik dergisi,metre ve steteskop koyduk.Ahmet Tuna’yı önüne otutturduk, o kadar insan ona bakınca kafası karıştı biraz tabi ,önce bi etrafına bakındı,sonra hangini alsam diye düşündü kaleme bir hamle yaptı ama almadı,sonra steteskopu aldı oynamaya başladı J herkes ooo geleceğin doktoru diye gülmeye başladı J Ahmet Tuna şaşkınım benim ne olduğunun farkında değil,bizde steteskopu  boynuna takıp şöyle bir doktor pozu çektik. Gelecekte ne olacağını bilemeyiz tabi, doktor olmak isterse neden olmasın,seveceği ve faydalı olabileceği bir mesleği olsun. Doktor olmasını isterim bunuda belirteyim bari J



Sonra ikramları yemeğe geldi sıra, güzel bir gündü,fotoğraf çekildik,muhabbet ettik,güldük eylendik.En kötü günümüz böyle olsun dedik,Allah sağlığımızı ve huzurumuzu bozmasın dedik.Diş buğdaylarına sakladığım emzik eltim Ayşe’ye çıktı,herkes bana çıksın bana çıksın diye bardağı karıştırdı ama şanslı kişi Ayşe Yenge olduJ Zaten hediye almış hepsi sağolsunlar maksat adet yerini bulsun.Hediyelerimizi de açtık,hepsini çok beğendik.(fotoğradlarını en yakın zamanda ekleyeceğim)Ve herkesin memnun ayrıldığı bir gün oldu. Ahmet Tuna’nında keyfi yerindeydi huysuzluk yapmadı hiç,böylece benimde keyfim yerindeydi.
                                                   Tadına bakmadan olmaz :)

              


 

26 Ocak 2012 Perşembe

BU GÜNLERDE

Ahmet Tuna 7. Ayını bitirdi, çıkan dişi büyüdü yanında ki dişide çıkmaya hazırlanıyor. Artık desteksiz oturabiliyor,uyurken sağa sola yada yüz üstü dönüyor J büyüdüğünün en büyük delili bunlar, 1 ay önce uyurken sadece düz yatardı şimdi bakıyorum sağa dönmüş sola dönmüş.Birkere yüzüstü uyurken gördüm düzelttim, dedim ki işte artık büyüdü.Henüz yürüteçte tam yürüyemiyor yan yan yada geri geri gidiyor, tabi nerde ne var gözünden hiç bir şey kaçmıyor dolap kapaklarını açmak favorisi. Kitapları seviyor resimlerini almaya çalışıyor J eline kitap verdiğimde yarım saat oyalanıyor onunla ,kendi kendine konuşuyor birşeyler söylüyor,(bababa,dedede,hadihadihadi J )birde herşeyin tadına bakmak istemese iyi olacak tabi.
Bu günlerde böyleyiz işte,ilk kar yağdığı hafta salgın grip virüsü Ahmet Tuna’yı da buldu, neyseki çabuk atlattı.Öksürükte üstelemedi.
Zaman çabuk geçiyormuş gerçekten, şimdide ne zaman yürüyecek,ne zaman konuşacak diyorum , eminim o  zamanda bu günleri anlatıp güzelliklerini anacağız şimdi doğduğu gününün fotoğraflarına bakıp o günü andığım gibi.

Kitap okuyoruz


Kuzeni Duru'nun yatağı bizim oyun parkımız oldu,oyun halısını artık kaldırdık,yerini oyun parkı aldı,pek içinde durmak istemiyor tabi özgür ruhlu çocuk, ne yapsın öyle hapis gibi onun içinde :)
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...