Ahmet Tuna artık 3 yaşını
bitirmiş bebekliği her anlamda geride bırakmış bir çocuk. Doğumundan bu yana
bir çocuğunun değişimine ve büyümesine şahit olmak güzel bir duyguymuş.
Gelecekte nasıl bir birey olacak, kimlerle karşılaşacak, çevresi nasıl olacak
düşüncesi Ahmet Tuna’nın bu günlerine çok değer vermemiz gerektiği gerçeği.
Ahmet Tuna ve onunla beraber biz,
Eylül döneminde yeni bir çağa geçiyoruz, okul çağı. Artık kendiside okula
gitmek istiyor. Ben okulda güzel vakit geçireceğini, arkadaşlarının olacağını
ve onlarla oyunlar oynayacağını anlatıyorum. Öğretmenlerin olacak size yeni
şeyler öğretecek, kağıt keseceksiniz, yapıştıracaksınız, boya yapacaksınız
diyorum. Şimdi çok hevesli, inşallah kolay alışırız. Ahmet Tuna anlama, öğrenme ve dikkat konusunda
hep öndeydi, ama yemek yeme konusunda maalesef geride ve bizi zorlayan bir
çocuk, kreşte aç kalacağından endişeliyim. Her ne kadar herkes “kreşte herkes
yerken o da yer” dese de, ben yemeyeceğinden korkuyorum. Bizi nasıl günler
bekliyor yaşayarak göreceğiz.
İletişimi çok iyi bir çocuk, bebeklikten
beri öyle çekinmesi yok kendine çok güveniyor. Çocuklarla oynamayı çok seviyor,
birde taklit etmese çok iyi olacak. Ben kendine has olsun istiyorum ama
bakıyorum Ahmet Tuna yanında ki çocuğu taklit ediyor. Bu benim pek hoşuma
gitmese de geçici bir durum olduğunu düşünüyorum. Hayatta hep kendine güvensin
ve cesur olsun istiyorum o yüzden karanlıktan korkmamasını söylüyorum. Eğer
korkarsan “Bismillahirrahmanirrahim, Allahım beni koru” de diyorum. Bu sıralar
korkunç ve ürkütücü şeyler dikkatini çekiyor. İpad’te Happy Hallowen şarkıları
izliyor Pumpkin’i var birde korku tüneli. Onu da eşim söylemiş eğlence fuarında
korku tüneli de var demiş, geçen hafta gittik tutturdu korku tüneline binelim
binelim. Çünkü İpad’te izlemiş merak ediyormuş. Ben pek binmesi taraftarı
değildim korkacağını biliyordum. Pekte doğru değil zaten ama bindik. Korktu
tabi ki, gözünü kapattım bakmadı ama seslerden ürktü. Kaç gün onu anlattı,
bende “hiç korkunç değil sadece karanlık yapıp korkutmaya çalışmışlar, bir daha
binmeyiz” dedim. Çok sesli, hareketli ve ışıklı oyuncakları önceden beri
sevmiyor zaten, hatta korkuyor. Ama ona sorsanız çok cesur J
Kendine göre oyunları var, mesela
bir parfüm şişesi onun için bir oyun olabilir, bir ağaç, bir uçak bir araba
olabilir. Dergiden kestiği bir karakter onun
için saatlerce oyun aracı olabilir, hayali arkadaşlarıyla konuşur ve
bazen kendisiyle bile J
Dikkat konusunda eline su dökülmez, babannesinin evinde ki klozet kapağının
değiştiğini fark eder. Daha önce öğrendiği bir kelimeyi başka bir yerde
gördüğünde okuyabilir. Kipa yazısını başka bir reklamda okudu ve “orda Kipa
yazıyor” dedi. Konuşmalarına mimik katıp anlatmak istediği duyguyu verebilir.
Bir şey anlatırken mantık hatası yaparsan öyle değil diye uyarır. İşte Ahmet
Tuna bu günlerde böyle bir çocuk. O hep annesinin kuzusu, küçük prensi..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder