31 Aralık 2013 Salı
19 Aralık 2013 Perşembe
AHMET TUNA'DAN SEÇMELER
Çocukların gerçekten farklı bir algı ve bakışları var. Size
sıradan gelen bir film yada olay onlar için çok önemli olabiliyor.O an hayallerinde
ne canlandırdıklarını ,olayları nasıl bağdaştırdıklarını daha sonra başka bir
olayda ortaya çıkarıyorlar. Ahmet Tuna’da
bebekliğinden beri etrafındaki olayların farkında olan ve konuşmaya başlayınca
kendini çok iyi ifade eden bir çocuk. Babası ile beraber Uçaklar filmini
izlemişler, eşimde iş dolayısı ile sık sık yurtiçi ve yurtdışı seyahatlerine
giden birisi.Dün akşam "yarın Ankara’ya gidiyorum "dedi. Bende henüz araba
kullanma işini çözemediğimden , bana” yarın
Ahmet Tuna’yı kim anneme getirecek kardeşim yada babam” diye düşünmek kaldı.Yeni
evimize taşındık ama evde durduğumuz
saat sayısı annemde durduğumuz saat sayısına eşit nerdeyse ,belki de az.Yine
dün akşama dönersek , eşim Ahmet Tuna’ya “Ben gidiyorum babacım yarın uçağa
bineceğim gel senide uçağa bindireyim” dedi.Ahmet Tuna hiç düşünmeden “hayır
gitme uçak düşer,olmaz gelmem” dedi. Biz böyle bir cümleyi Uçaklar Filminden
etkilenerek söylediğini anladık hemen. İnşallah uçak korkusu olmamıştır
çocukta,yakın zamanda uçağa binmemiz gerekir diye düşünmeden edemedim.
Yine Ahmet Tuna’nın akıl yürütmelerinden bir örnek vermek
istiyorum, buna benzer çok örnek yaşıyoruz aklımda kalan son olay şu; yine
annemlerdeyiz her zaman ki gibi :) Ahmet Tuna iç merdivenlerden çıkmış, annemlerin merdiven
boşluğunda onun oraya neden yapıldığını bilmediğimiz bir kapı var,sanırım
karanlık olmasın ışık gelsin diye düşünülmüş J
Ahmet Tuna o kapıya baktı ve “ordan kim çıkıyor” dedi. Bende” kimse çıkmıyor “
dedim. Sonra Ahmet Tuna hiç düşünmeden cevap verdi “ o zaman onu
oyaya neden yapmışlar” r lere bazen y diyor kendisi J
Bende “yanlışlıkla yapmışlar annecim”
dedim. “oyaya çıkıp size el sallıcam” dedi. Ve sonra ben Ahmet Tuna’yı
merdivenden indirdim.
Birde kendisine sadece ilk ismi ile “Ahmet” yada 2. İsmiyle “Tuna”
denmesinden hiç hoşlanmıyor. “Ben Ahmet değilim” yada “ben Tuna değilim Ahmet
Tuna’yım” diye düzeltiyor. Aferin benim oğluma diyorum çünkü biz iki ismini
kullanmak istiyoruz,okula gidince de böyle derse herkes mecbur iki ismini
kullanır.Ahmet Tuna.
Ahmet Tuna’dan seçmeler bu kadar, bütün takipçilerimize bizi
okuyanlara kucak dolusu sevgiler.
13 Aralık 2013 Cuma
YENİ EV YENİ HAYAT
Aslında uzun zamandır yazmak
istememe rağmen bir türlü yazamadım. Biz bu aralar yeni evimize alışmaya
çalışıyoruz,10 gün önce taşındık. Ahmet Tuna’nın doğduğu evdi,güzel anılarımız
oldu,inşallah bu evimizde de güzel anılarımız olur.Bu evimiz diğer evimize göre
büyük ve dubleks, Ahmet Tuna’nın kendi odası var ve bir de oyun odası var.Hiç
odası yokken 2 tane odası oldu.Son hallerine yaklaştılar.Fotoğraflar o zaman J Ev taşımak gerçekten
zormuş unutmuşum,4 yıl sonra bu 2. taşınmamız ve 3. Evimiz oldu.Hepsini de
sevdim. İnşallah bundan sonra kendi evimize taşınmak nasip olur diye dua
ediyorum.
Ahmet Tuna yeni evimizi sevdi,
biz içten merdiven olduğu için düşer mi acaba kapı yaptıralım diye düşünürken
Ahmet Tuna’yı biraz gözlemledik,merdivenlerden çok dikkatli inip çıkıyor ve
özellikle duvar tarafı daha geniş diye o taraftan çıkması için sık sık uyardık
o da öyle yapıyor.Merdivenden inip çıkmayı oyun haline getirmedi bu bizi mutlu
etti.Kapı yapmayı biraz erteledik ama bu arada inşallah bir kaza olmaz.Ama
merdiven korkuluklarına branda gibi bir şey takmak gerekecek,yukardan
ayaklarını salındırırken yakaladık bir kere.Allah korusun çok uğraşsa vücudunu
da geçirir ordan.
Ahmet Tuna bu ay itibariyle 2 buçuk yaşında olacak, kocaman çocuk oldu. Artık kendi odasında ve kendi yatağında uyuyor.İngilizce kelimeler öğrenmeye başladı,daha önce ki posta pumpkin’i anlatmıştım. Daha çok kelime ekledi,bizde nesnelerin İngilizcesini söylüyoruz özellikle eşimle karşılıklı çalışıyorlar.Sonra öğrendiği nesneyi gördüğünde önce Türkçe sonra İngilizce söylüyor .Öğrendiği kelimeler; Kutu- box / balık-fish / fil- Elephant / Kedi – Cat /Köpek-Dog / Elma – Apple / Kabak- Pumpkin . Öğretmeye çalıştığımız başka kelimeler var ama henüz aktif kullanamıyor onları.Yada hatırlayamıyor.Bu sıralar pek ilgilenemiyorum diye çok üzülüyorum aslında,toplanma,taşınma,yerleşme derken onuda ihmal ettim biraz.Akşamları da çok verimli olmuyor, bir hafta sonu var onda da yaptığımız aktivite oyun oynamak,ve oyuncak hikayesi izlemek. Oysa ki aktivite kutusu aldım Bardabas’tan, 2 tane kutuya hiç bakamadık nerdeyse. www.bardabas.com . Evimize tam yerleşelim daha çok ilgilenebilmeyi umuyorum.
Bardabas aktivite kutusundan
biraz bahsetmek istiyorum,bir arkadaşım bahsetmişti o da bir arkadaşından
duymuş ama denememiş bende Ahmet Tuna için aldım,3 aylık abone olduk.Her ay bir
tema oluyor ve çocuğun yaşına göre bir kutu hazırlıyorlar.Tema için hangi
malzeme gerekiyorsa kutuya tüm malzemeleri koyuyorlar.Böylece kırtasiyeye gidip
ne lazım diye aramamış oluyorsunuzAhmet Tuna kesip yapıştırmayı çok sevdiği
için her şeyi kendim yapıcam diyor ama tabi beraber yapıyoruz. Güzel bir hediye
olabilir deneyebilirsiniz.Tavsiye ederim.
Son olarak eski evden taşınmadan
önce Ahmet Tuna’nın annemlerin karşı komşusunun bahçesinde gördüğü bal kabağını
namı diğer pumpkin’i bahçeden alıp ağız,burun,göz yapma hayallerini
gerçekleştirdik,tamda Ahmet Tuna’ya göre bir kabaktı çok da güzel oldu.İçine de
mum koyduk,İpad’te izlediği pumpkin’in
aynısı oldu. İşte fotoğrafları.
Benim bal kabağım
Etiketler:
bal kabağı,
bardabas aktivite kutusu,
pumpkin,
yeni ev
Yer:
41000 İzmit, Türkiye
25 Kasım 2013 Pazartesi
MUTLULUK KAYNAKLARIM
25 Kasım 2007 ve 2013.6 yıl önce imza attığım soy adıma bir
isim daha eklendiği, bir aile kurulduğu gün bu gün . Evlilik yıl dönümümüz.
Sizi seviyorum ailem, büyük aşkım ve küçük aşkım, mutluluk kaynaklarım. Hayat
sizinle güzel.Rabbim güzel günler göstersin daima,hiç ayrılmayalım.
6.Yıl Dönümü Çiçeğim,çok güzel günüme neşe kattı.
Günüme neşe katan diğer güzellik Ahmet Tuna'mın keçe kapı süsü,Sevgili Gülsün'ün ellerine sağlık. ( handmadewithlovebygulsun.blogspot.com )Yeni evimize yerleştiğimizde oğluşun odası olacak,ve anne boş durur mu hemen bir kapı süsü yaptırır,başka planlarımda var diğer ayrıntılar eve yerleştikten sonra inşallah.
24 Ekim 2013 Perşembe
28.Ay
Ahmet Tuna 28 aylık oldu. 28. Ayda kendini çok iyi ifade
eden, oyun hamurları ile oynamayı,boya yapmayı, zıplamayı, koşmayı seven bir
çocuk. Bebekliğin zorluğundan tamamen çıktık sadece tuvalet eğitimi kaldı,onu
da yakın zamanda halledeceğiz inşallah. Oyun kurmayı da öğrendiği için kendi
kendine iyi vakit geçirebiliyor. Artık oyuncak almıyoruz ona, o kadar çok doydu
ki şu sırlar pek ilgilenmiyor.Daha çok boya yapmak istiyor,oyun hamuru ile
oynamak istiyor.Yada birisi saklanacak Ahmet Tuna onu bulacak, hiç bir şey
bulamasa yatağın üstüne çıkıp zıplayacak. Arada arabaları ile oynuyor tabi ama
daha çok keşfetmeyi seviyor. Ezberi çok kuvvetli ona söylediğimiz şarkıları sonra o bize
söylemeye başlıyor. Minimini bir kuş, fış fış kayıkçı ve benim annem güzel annem
şarkılarını söylüyor.Geçen gün dışarı çıkmak için hazırlanırken kendi kendine
“küçücükken baş ucumda bana ninni söylerdin,sabahları başucumda beni okşar
severdin.Benim annem güzel annem beni al kollarına,kucağında uyut beni ninniler
söyle bana” dedi ben çok şaşırdım bu ninniyi
hiç şaşırmadan söylediğini ilk kez duymuştum.Sonra çok beğendim yine
söyle dedim, aklına gelmediği yer de “sonra neydi” deydi ben söylerken “söyleme
söyleme “dedi kendi devam etti. Yavrum benim sevgisi bambaşka bir şey. Bu
sıralar İngilizce’yi sevmeye başladı.İpad de dinlediği şarkıları söylemeye
çalışıyor.İngilizce alfabeyi öğrenmiş, başından biraz sonundan biraz baya bir
söylüyor şarkı gibi. Cat - kedi diyor.Box - kutu diyor. Bazende anlamadığım bir
şeyler söylüyor.”Ne söylüyorsun anlamıyorum” dediğim zaman “İngilizce
söylüyorum” diyor J
Dün akşam biz yemek yerken o da sandalyesinde ipad’e bakıyordu “Pumpkin aç”
dedi,biz anlayamadık tabi tekrar sorduk bu sefer “dans eden kabak aç” dedi.İngilizce
balkabağı diyormuş meğer. Beni çok eğlendiriyor, hem seviyorum hem gülüyorum
neşe kaynağımız bizim o. Nazar değmesin maşallah subhanallah. Her gece uyumadan
önce dişlerimizi fırçalıyoruz.Bir kere çok çukulata yemek istedi annemdeydik,
misafir vardı “çok çukulata yeme
dişlerin çürür” dediler. Ahmet Tuna’da her “akşam dişlerimi fırçalıyorum” diye
cevap verdi. Söyleyen kişide pişman olmuştur artık J Henüz kendi kendine
uyumuyor,illa ben yanında yatacağım ona masal anlatacağım öyle uyuyacak.
Uyumadan önce dua okuyalım diyorum,ezberlediği iki tane dua var onları
okutuyorum, bir tanede henüz çalıştığımız bir dua var onu ben okuyorum Ahmet
Tuna tekrarlıyor sonra masal anlatma kısmına geçiyoruz,uyuması bile böyle bir
seranomi.Bana dün akşam ne yapmıştık diyor bazen, sonra aklına gelen bir
şeyleri anlatıyor. Daha önce olsa bile o dün akşamdı J Uzun bayram tatilinde Jurasicland’a gittik
orda dinazorları inceledik, 3 boyutlu bir film izledi hani şu 10D
olanlardan,Ahmet Tuna’da gözlükle izledi biraz korktu tabi, biz” korkma gerçek
değil” dedik, cesur bir çocuk olmasını istiyorum. Ordan çıktıktan sonra “ ben
korkmadım” dedi. Sonra dinazor ünitelerine girdik,kuluçka ünitesi, uysallar
ünitesi,vahşiler ünitesi,veteriner ünitesi. Gerçeğe yakın yapmaya çalışmışlar,
iyi ki şimdi yaşamıyorlar J
Sonra Ahmet Tuna müze çıkışında Dinazor yumurtası boyadı. Uyumadan önce bazen
aklına geliyor anlatıyor bana.
Top havuzunda oynamayı her çocuk
sever sanırım, birde zıplamayı.. Şu sıralarda onu çok eğlendiren oyunlar
arasındalar. Evde de babasının ayaklarında zıplamak istiyor o kadar takmış
durumda yani J
Bu bloğu yazıyorum çünkü ilerde ne yapmıştık diye okumak eğlenceli olsun
istiyorum. Her ay neler yaptığımızı unutmayalım, yazılan bir hatıra kalsın
istiyorum.
Top havuzunda yüzerken :)
Bayramda büyük dedesi ile bayramlaşırken
Jurassicland'da bir gün (Jurassicland Forumistanbul'da- Bayrampaşa/İstanbul )
Jurassicland'da dinazor yumurtası boyuyor,önlüğü ben yanımda götürdüm giderken.
Etiketler:
28.ay,
ingilizce öğrenmek,
Jurassicland,
top havuzu
4 Ekim 2013 Cuma
HOŞGELDİN KIŞ
Bu gün bana bir iç ses; “ hayat
güzel bir etrafına bak dedi. Sağlığın yerinde, ailen yanında, sevdiklerin
yanında. Hayatında ki karanlık dediğin dönemler bile sonunda aydınlığa
çıkıyor, her insan bu kadar şanslı
olmayabiliyor dedi. Sen neden kendi kendini üzecek şeyler buluyorsun. Mutlu
olmayı bil dedi. İnsanları mutlu etmek mi seni mutlu ediyor, o zaman olduğun
gibi davranmaya devam et , yine ara sor, kincilik yapma, olayları abartma dedi.
O zaman hayatı kaçırırsın kendi iç aleminde mutsuz olmaya devam edersin, kıskanç
ve mutsuz insanların söylediklerini kafana takıp kendini mutsuz etme dedi. Ne
söylerlerse söylesinler ‘ben böyle mutluyum sizi duymuyorum bile’ demeyi bil dedi.”
Bir mutluluk yayıldı
içime, gülümsedim. Teşekkürler iç ses. Yeniden bir umut geldi hayatıma. Her şey düzelir
yeter ki sen buna inan…
29 Eylül 2013 Pazar
DURU'NUN DOĞUM GÜNÜ
Hızlı geçen bir hafta sonundan
sonra bu gün tekrar iş başı yaptık.Cumartesi günü eşimin ailesini gündüz çayına
davet etmek istemiştim. Ahmet Tuna’dan 10 ay büyük kuzeni Duru’nun bir türlü
denk getiremediğimiz doğum gününü bizde yapalım fikri geldi aklıma.Duru her
misafir gelişinde annesine “bu gün benim doğum günüm mü anne” diyormuş, hem çok
istediğinden hem de güzel bir anı olur
diye düşündüğümden yine giriştim organizasyon işine. Elde ki malzemelerle ve birkaç
yeni tül ve süsle güzel bir organizasyon oldu. Pembe renk alışkın olmadığım bir
renkti,süslerken çok keyif aldım doğrusu J
Yardımcılarımı da unutmamak lazım. Büyük yiğenler Hande ve Tuğçe’nin büyük
katkılarıyla misafirlerimize bir sürpriz hazırladık. Benim hediyem Duru’nun
doğum günü hatırası buzdolabı magnetiydi. O da günün sürpriz kısmıydı. Eğer
birilerini mutlu ettiysem bu bana yeter. İşte doğum günü organizasyonumuzdan
kareler.
Pasta ve kurabiyelerin tasarımı ve yapımı Duru'nun annesi görümcem ( görümceden öte kardeşim,arkadaşım) Neriman'a ait.Ben süslemeler, Neriman pasta ve kurabiye tam bir organizasyoncu gibi çalıştık :)
Evin dağanık hali
Duru'ya hediyem hatıra magnet.Magnet etiketi tasarımı eşime ait,fotoğrafı ve etiketi iş yerinde çıktı aldım,magneti de Nazar Bebe'ye hazırlattım.
27 Eylül 2013 Cuma
DALYAN - YUVARLAKÇAY - KÖYCEĞİZ
Tekne Turu günümüzden sonra 3.
Gün hep gitmek istediğim Dalyan programı yaptık. Kaldığımız otelden 1 buçuk
saat mesafeydi. Kahvaltıdan sonra çıktık saat tam 12:00’de Dalyan Turu için
tekneye bindik. Tekne sadece bize özeldi. Kaptanla biraz pazarlık yaptık ve
Dalyan yolculuğumuz başladı. Gidiş dönüş 4 saat sürdü. Bir adada durduk Kaunos
Antik Kent kalıntılarında bir tur yaptık. Yol boyunca nar ağacı tarlaları
vardı, tekneden indikten sonra 15 dk yürüyüş mesafesinde bir eski liman
kenti. Şimdi limanda bir hayli içerde. Tekne ile geçerken kaya mezarlarını
gördük. Neden kayalara mezar yaptıklarını hala çok merak ediyorum.
Yine Dalyan da çamur banyosu
yapılan bir yer var ama biz orada durmadık İztuzu Plajına doğru devam ettik.
Karetta Karetta’ların olduğu plaj. Yarım saatlik yüzme molası verdik. Ahmet
Tuna dalgalarla boğuşsada sudan çıkmak istemedi. Dönüş yolunda Kaplumbağaları mavi yengeçle teknenin
yanına çağıran bir teknenin yanında durduk. 10 dk kadar kaplumbağanın yeme
gelmesini bekledik vee bir kaplumbağa sonra bir kaplumbağa daha yengecin peşine
geldiler. Bir kaç yengeç feda oldu tabi. Kocaman kafalarını yengeci kapmak için
sudan çıkardıklarında pekte sevimli değillerdi doğrusu. Burada kaplumbağayı
çağırana 10 tl verdik. Ahmet Tuna’nın en çok yengeç dikkatini çekti ,hafif
baygın olan bir yengeci ellemeye çalıştı. Dalyan’dan dönerken buraya tekrar
gelmeliyiz dedim.
Yemeği Yuvarlak Çay’da yedik.
Yuvarlak Çay Köyceğiz Yolu üzerinde. Çınar Restoran’da yemek yedikten sonra
akşam gün batımını izlemek için Köyceğiz Gölü’ne gittik ama gün batımını
kaçırdık. Yinede güzeldi. Bizim gittiğimiz akşam hafta içiydi ve etrafta kimseler
yoktu. Göl kenarında çayımızı içtik. Ahmet Tuna uyuduğu için göle düşecek diye
telaş yapmadan keyifle içtiğim bir çaydı. Tatil boyunca parka gidelim diyen
Ahmet Tuna uyumasaydı Köyceğiz’de ki parkta oynardı diye iç geçirdik. Daha sonra
bir akşam oynasın diye Köyceğiz’e tekrar geldik. Güneşin batışına yine
yetişemedik tabi J
Hasan'ın fotoğraf merakı, doğanın güzelliği ve bizim güzelliğimiz birleşince fotoğrafları seçmekte çok zorlandım. Her fotoğraf ayrı güzeldi. Hasan'ın yaptığı Collage ile Dalyan- Yuvarlak Çay- Köyceğiz fotoğrafları.
Hasan'ın fotoğraf merakı, doğanın güzelliği ve bizim güzelliğimiz birleşince fotoğrafları seçmekte çok zorlandım. Her fotoğraf ayrı güzeldi. Hasan'ın yaptığı Collage ile Dalyan- Yuvarlak Çay- Köyceğiz fotoğrafları.
23 Eylül 2013 Pazartesi
GÖKOVA KÖRFEZİ TEKNE TURU
Tatil Postlarına devam;
Sırada Gökova Körfezi Turu var. Gökova’nın güzel koylarını gezdik.Lacivert Koy,İncekum,Sualtı Mağaları,Sedir Adası(Cleopatra Adası),Ziraatçiler Koyu tekne turu gezimizde durduğumuz yerler.Tabi ki masmavi sularında yüzmeden olmaz. Sedir Adası’nda ( Cleopatra Adası da deniyor ) Kedreai Antik Kenti’nin kalıntılarını gezdik. Kumu ile muşhur bir ada. Ahmet Tuna gün içinde çok yorulduğu için bebek arabası ile burada gezerken uyudu. Birkaç koyda babası ile beraber yüzdü. Kolluklar kolunda hiç korkmadan kendi kendine suda duruyordu ne kadar derin olursa olsun “bırak ben kendim yüzücem” dedi.
Sırada Gökova Körfezi Turu var. Gökova’nın güzel koylarını gezdik.Lacivert Koy,İncekum,Sualtı Mağaları,Sedir Adası(Cleopatra Adası),Ziraatçiler Koyu tekne turu gezimizde durduğumuz yerler.Tabi ki masmavi sularında yüzmeden olmaz. Sedir Adası’nda ( Cleopatra Adası da deniyor ) Kedreai Antik Kenti’nin kalıntılarını gezdik. Kumu ile muşhur bir ada. Ahmet Tuna gün içinde çok yorulduğu için bebek arabası ile burada gezerken uyudu. Birkaç koyda babası ile beraber yüzdü. Kolluklar kolunda hiç korkmadan kendi kendine suda duruyordu ne kadar derin olursa olsun “bırak ben kendim yüzücem” dedi.
Tur sabah 10:30’da başladı akşam
18:00’de bitti. Teknede az kişi olmamız şansımızdandı.Sanki tekne bize özelmiş
gibiydi.
Ahmet Tuna çok mutlu,teknede ordan oraya koşturuyor.
Su o kadar berrak ki, derinde yüzen balıklar bile görünüyor.
Burası Sedir Adası
Üste ki fotoğraf Sedir Adası'nda ki Antik Kent kalıntıları.Tiyatro.
Sırada; Dalyan - Yuvarlak Çay - Köyceğiz turu var.
18 Eylül 2013 Çarşamba
KERME OTTAMAN KONAK - AKYAKA
Bu yıl leyleği havada gördüm ben, okul derdimizde olmayınca Gökova'nın en güzel zamanlarından birinde Eylül ayında düştük yollara. İlk kez Ege'nin aşağı kıyılarına geliyoruz biraz heyecanlanmıştım doğrusu.Bavul hazırlama kısmını saymazsak tabi :) Gökova; daha önceden arkadaşlarımdan duyduğum ve TRT'nin bir programı Mavi Tutku'da izlediğim ve görmek istediğim yerlerden birisiydi. Otelimiz belkide Akyaka'nın en güzel oteli Kerme Ottaman Konak (www.ottomankonak.com). Kesinlikle fotoğraflarda göründüğünden çok daha güzel. Azmak Nehri'nin kenarında sakin,huzurlu bir yer. Denize mesafesi yürüyerek 7 dk.Otele yerleştiğimiz ilk gün denize doğru keşfe çıktık deniz çok sığ daha çok çocuklara göre bir yer diyebilirim.Otel bir butik otel, sadece sabah kahvaltısı var. Kahvaltısı açık büfe ve güzel. Havuzu var, az odası olduğu için havuz dolup taşmıyor ve biz sezon dışında geldiğimiz için hiç çocuk sesi yok. Ahmet Tuna'yı saymassak tabi :) Otelde yemek var güzel bir restoranta yemek yemiş gibi oluyorsunuz hizmet çok güzel,çalışanların hepsi güler yüzlü ve ilgili. Ama gelgelelim biraz pahalı. Yemek işini Akyaka'da merkezde halletmek çok daha karlı. Ayrıca Azmak Nehri kenarında çok güzel Restoranlar var.
Akyaka'nın denizi genel olarak temiz ama diğer koyları gördükten sonra sanki biraz pismiş gibime geldi, dalga vardı ve kıyı hafif kirliydi. Ama kumu çok güzeldi yapıştığı zaman çıkmayan cinsten :) Ahmet Tuna doya doya oynadı. Denizi'de sıcak olduğu için üşüyecek diye hiç korkmadım. Akyaka'nın merkezini sevdim küçük şirin bir yer,.Oteleden yürüyerek 10 dk. İlk geldiğimiz akşam Ahmet Tuna ne yer diye dolaşırken köfte yer diye merkezde ki bir lokantaya girdik,tekne turları yapan bir bayanla tanıştık, güzelde oldu. En azından 2. Günkü planı belirlemiş olduk, Gökova Körfezi Turu.
Ahmet Tuna ile ben Kerme Ottaman Konak'ın giriş kapısındayız ve otelin çevresinden kareler
Ahmet Tuna Azmak Nehri'nde
Üsteki fotoğraf Azmak tekne turunda çekilmiş bir kare,altta ki fotoğraf da iki arkadaş :)
Ahmet Tuna Duman'ı çok sahiplendi benim köpeğim diyordu bir ara.Hatta Otelede benim evim dedi :)
Nehire bakış
Azmak Nehri'nde ki kazlara kahvaltıdan sonra ekmek attık
Akyaka'nın denizi ve kumu.En sonunda kumdan kale yapabildik.
Etiketler:
Akyaka,
Gökova,
Kerme Ottaman Konak
Yer:
48000 Akyaka, Turkey
27 Ağustos 2013 Salı
BU YILIN 1.TATİLİ ADRİNA OTEL
Bir tatili daha geride bıraktım, birazda olsa stresi denizde
kumda bırakıp geldim. Önümde hayalini kurduğum bir tatilim daha var. Muğla
Gökova’ya gideceğiz nasipse. Geçtiğimiz hafta eşimin yurt dışı programı
dolayısı ile annemle babamın tatiline bende dahil oldum. Beraber Balıkesir Güre’ye
gittik. Adrina Otel’de kaldık. Bakıcımı bırakmam, o nereye ben oraya J Dinlenmekten çok
yoruldum aslında, çünkü babası da olmayınca Ahmet Tuna’nın peşinde hep ben
koştum, hep beraber oynadık. Annem ve babamda ilgilendiler sağolsunlar ama ben
onları çok yormak istemediğimden elimden geldiğince koşturdum. Ve böylece açık
büfe otelden kilo almadan döndüm J
Tabi Ahmet Tuna’nın da göbeği eridi azıcık, çünkü doğru dürüst yemek yemedi,
beni bir o konuda üzdü. Benim yediremediğim yerde annem annemin yediremediği
yerde ben, ve kurtarıcımız Ipad yemek
yedirdik Ahmet Tuna’ya. Ipad’e çok bakmasını istemiyorum ama Ahmet Tuna’ya
dışarda yemek yedirirken çok işimizi
görüyor yalan değil. Ipad’e bakarken
ağzını açıveriyor. Bir akşam yemeğinde Ahmet Tuna yemeğini yemedi hatta abarttı
ağladı bende biraz kızdım annem yedirdi yemeğini sonra ,benim üzüldüğümü anladı
tabi ve bana döndü dedi ki “ anne bak ağlamıyorum yemeğimi yedim”. Sonra bana
sarıldı o kadar duygulandım ki. Ağlayabilirdim. Tatil boyunca annem nerde dedi,
beni az göremesin hemen aramaya çalıştı daha bir samimi olduk. Bende onu bol
bol öptüm kokladım.
Oteli babam daha önceden ayarlamıştı, bana sorarsanız Ayvalık’ın
denizi kumu daha güzel. Otel genel olarak güzeldi ama sahili pek güzel değildi
hep taşlıktı. Ahmet Tuna yinede kum kovası ile oynamaya çalıştı, kumdan kale
yapmaya çalıştık ama harç iyi olmayınca yapamadık tabi J Deniz en sıcak halindeydi. Geçen
sene Haziran ayında Akçay’a gitmiştik deniz inanılmaz soğuktu, o haliyle bile
denizden korkmamıştı Ahmet Tuna, ki daha
1 yaşındaydı. Bu sene ne yaptı dersiniz kolluklarını taktık “bırak beni kendim
yüzücem” dedi. O kadarda cesuruz yani. Sudan çıkmak istemedi su kurbağası. Bende”
kendini serbest bırak su seni kaldıracak” dedim. Ahmet Tuna’da ayaklarını
kaldırdı suda kendi durdu. Yüzmeye yeteneği olduğunu düşünüyorum. Suyu da çok
sevince yüzmeye göndermek farz oldu. Yüzme dersi için 3 yaşından sonra
alıyorlar sanırım yada 4 tam emin değilim.
1 Hafta geçti ben işe döndüm bile şimdi 11 Eylül’ü
bekliyorum Gökova için. Her şeyin güzel gitmesi dileği ile..
Kaldığımız odanın küçük balkonundan havuz ve deniz
Gece manzarası
Avcılar Köyü'nde Hacı Nail Amca'nın evi
Hacı Nail Amca bizim çok sevdiğimiz bir amca benim çocukluğumda tanıştığımız o zamandan beri ziyaretine gittiğimiz muhterem biri. Torunları da benim arkadaşım ayrıca. sebnemceseyler.blogspot.com
Bu söminenin orjinal rengi aslında gri ama kirlendi diye boyamışlar, çok güzel bir rum evi, bu evde film çekmek için teklifler gelmiş ama kabul etmemişler. Burda benimde fotoğraflarım var.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)