4 Ekim 2011 Salı

Her Günüm Ahmet Tuna...

Uzun zamandır bloğuma yeni yazı yazamadım, her yazmayı planladığımda kendimi planlamadığım her gün kendiliğinden olan annelik karmaşasının içinde buluyorum, karmaşa desem de aslında koşturmaca, saatler nasıl geçiyor hiç anlamıyorum. Günün akşamında kendimi yorulmuş bir vaziyette koltukta uyuklarken buluyorum. Ahmet Tuna 3 ayını bitirdi, gündüzleri çok uzun uyumayan bir çocuk, uyuması da gece, yemesi de gece, büyümesi de gece . Geç uyuduğu geceler sabahları da bazen 10’a bazen 11’e kadar uyuyor, onunla beraber bende tabi ki J benim bütün işler kalıyor,o uyurken nedense benimde uyuyasım geliyor çünkü. Gece uyuyan çocuk babasını seviyor derler ,bütün nazı bana. Uyanık olduğu zamanlar hep beyefendiyle ilgilenmem lazım, odadan çıksam arkamdan ağlıyor, muhabbet ediyoruz, evin içinde turluyoruz tamam güzelde nereye kadar değil mi, babamız gelince yaşasın Ahmet Tuna çok seviniyor ( aslında ben ) bütün gün görmemenin özlemi sanırım ikisi iyi anlaşıyorlar, buda benim işime geliyor tabi ki. Hatta ağlama krizlerinde,( genellikle misafir geldiğinde yada biz bir yere gittiğimizde yapıyor, katılana kadar ağlıyor gözünden yaş geliyor artık ) bende susmayan çocuk babasının kucağına gider gitmez susuyor, baba şefkati demek ki ,benim stres  yaptığımı anlıyor zannımca. Anne kızdı babaya hesabı.
Yine de anne olmak farklı ,nasıl müthiş bir sevgi, kendimi anneliğe bu kadar kaptıracağımı bilmiyordum açıkçası. Günlerim her gün aynı gibi olsa da, geceleri deliksiz uyumayı çok özlemiş olsam da; hep değişim içinde olan her gün büyüyen  dünya güzeli bir varlıkla beraber olmak, çok sıkılsam da onun bir gülüşü her şeye iyi gelmesi bütün yorgunluğumu  alması paha biçilemez. Son söz; Annelerin hakkı gerçekten ödenmez, biz kıymet bilen evlatlarız çocuklarımızda öyle olurlar inşallah.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...