26 Eylül 2014 Cuma

EL,AYAK VE AĞIZ HASTALIĞI

El, ayak ve ağız hastalığını duymuş muydunuz? Ahmet Tuna şuan bu hastalığı geçiriyor. Tam kreşe alışmaya başladı derken tekrar anneanne evine geri döndü. Önce grip oldu, sonra ateşlendi, grip olduğu için vucut direnci düşmüştü tabi ateşlenince gripten diye düşündüm,ertesi gün çok iyiydi.Sonra ayaklarında kırmızı kırmızı bir sürü nokta belirdi,sonra ellerinde ve avuç içlerinde çıktı. Avuç içlerinde olanlar daha iri ve sanki iltihaplı sivilce gibi. O  gece rahat uyuyamadı hep uyandı ağladı,sabah kreşe göndermedim. Biz ne olduğunu anlayamadık, sonra ben internetten baktım aman Allah’ım çocuklarda elde ayakta kırmızı noktalar için başka şeyler yazıyor (menenjit gibi ) evhamlanmamak elimde değil. Aslında internetten bakıp hemen korkutmamak lazım kendimizi, maalesef yapıyoruz bunu. O an neler kurdum bir bilseniz.Akşam hemen doktora götürdük. Neyse ki durum farklıymış ve şu an salgın varmış ,en çok yaz ve sonbahar aylarında görülüyormuş. Bağırsak virüslerinin neden olduğu bir hastalıkmış. Ağız içinde de çıkabiliyormuş. Şuan ağzında yok inşallah olmaz. Kreş döneminde sıkça hastalanacağını biliyordum bu ilk hastalığımızı geçirdik. Allah dermansız dert vermesin.
El,ayak ve ağız hastalığı ile ilgili bulduğum bir yazıyı paylaşmak istiyorum. Allah tüm hastalara şifa versin.



EL, AYAK VE AĞIZ HASTALIĞI
El, ayak ve ağız hastalığı nedir?
El, ayak ve ağız hastalığı çocuklarda oldukça yaygın olarak görülen virüslerin yol açtığı bir hastalıktır. El, ayak ve ağız hastalığı genelde okulöncesi çocuklarda görülür. Fakat yetişkinlerde ve okul çağındaki çocuklarda da görülebilir.
Yaygın olarak coxsackie virusünün etkisiyle oluşur. Nadiren de olsa beyinde iltihaplanmaya da yol açabilir.
Sonbahar ve yaz aylarında daha sık görülebilir.

El, ayak ve ağız hastalığının belirtileri nelerdir?
Hastalığın kuluçka süresi vardır. Bu süre 3 - 6 gün kadardır. Hastalık ise 1 hafta kadar sürebilir.
El, ayak ve ağız hastalığı olan çocuklarda hafif ateş görülür. İştahı her zaman ki gibi olmaz ve iştah kaybı görülebilir. Çocukta boğaz ağrırı ve kendini kötü hissetme olabilir.
Ateş başladıktan sonra 1 – 2 gün ağzında ( Dili, diş etleri veya yanağının içi ) ağrılı yaralar oluşur. Bu durum çocuğu sinirli yapabilir.
Çocuğun avuç içinde, ayak tabanında ve kalçasında isilik gelişebilir. Bu sorun kol, bacak ve yüz kısmında da olabilir. Boğazda şişkinlik ve yutma zorluğu gibi sorunlar olabilir.

El, ayak ve ağız hastalığı bulaşıcı mıdır?
Evet, bu hastalık bulaşıcıdır. Hastalığa yol açan virüs burun ve boğaz salgısından geçer. Ayrıca ciltte oluşan kabarcıklardaki sıvıdan veya katı dışkıdan da bulaşabilir.
El, ayak ve ağız hastalığında çocuğa günlük bakım gerekir. Ev dışında hasta olan tanıdık insanlar varsa çocuklara bulaşmaması için bir süre ev ziyaretine gelmemeleri uygun olur.

Hekimi aramak gerekir mi?
Her ne kadar hekim bu hastalık konusunda çok fazla şey yapamayacak olsa da hekimi aramak gerekir. Çünkü hekim çocuktaki ateş ve ağrı gibi semptomları hafifletmek için tavsiyelerde bulunabilir.
Ayrıca ebeveynler çocukta el, ayak ve ağız hastalığı olup olmadığını tam olarak bilemeyebilirler. Bunu da netleştirmek için hekim ziyareti iyi olur.
Eğer çocuk 3 yaşından küçükse ve rektal sıcaklık ( makattan ölçülen vücut sıcaklığı ) 100.4 F’ ye ( 38 derece ) ulaşmışsa hemen hekimi aramalıdır. Çünkü ateşi olan bu çocuklarda yakından takibe ihtiyaç vardır.
Hekim çocukta sıvı yetersizliği kontrolü yapacaktır. Çünkü çocuktaki ağız yaraları onun bir şey içmesini zorlaştırabilir. Sıvı almayan çocukta sıvı yetersizliği görülebilir. Sıvı yetersizliği olan çocukta ağız kuruluğu, eğer bebekse altının belli bir süredir ıslak olmaması gibi belirtiler görülür. Bu belirtilerde hemen hekim aranmalıdır.

El- ayak ve ağız hastalığı olan bebeğe nasıl bakım uygulamalısınız?
Eğer bebeğinizde hastalık belirtileri hafif ise vücut sıcaklığını izlemek ve yeterince sıvı ve katı gıda almasını sağlamaktan başka çok fazla yapacak bir şeyiniz yoktur.
Eğer çocuğunuzdaki hastalık belirtileri ilerlemişse görünümü daha da kötü görünür.
Eğer bebekse ve katı gıdaları almaya başlamışsa ona tuzlu, soslu veya asitli şeyler vermemelidir. Aynı şey küçük çocuklar için de geçerlidir. Çünkü bu tür besinler ağzını acıtabilir. Yumuşak gıdalar verilmelidir.
Soğuk içecekler ve dondurma ağırlarını hafifletebilir. Fakat bebeğinize asla aspirin verilmeyin. Aspirin reye sendromuna neden olabilir. Reye sendromu nadiren de olsa ölümcül bir sorun olabilir.

El, ayak ve ağız hastalığı tekrarlanabilir mi? Tekrarlanması nasıl önlenebilir?
El, ayak ve ağız hastalığı tekrarlanabilir. Çocuk onu hasta yapan virüse karşı bağışıklık geliştirecektir. Fakat hastalığa yol açan birçok virüs bulunmaktadır. Dolayısıyla bu virüslere karşı açık durumdadır.
Hastalığın tekrarlanmasını önlemek için bebeğin veya çocuğun ellerlini düzenli olarak yıkamak gerekir. Ayrıca oyuncukları da dezenfekte edilmeli ve yıkanmalıdır. Enfekte olmuş diğer çocuklardan uzak tutulmalıdır.


24 Eylül 2014 Çarşamba

KREŞTE SÜRPRİZ PAYLAŞIM GÜNÜMÜZ


Okulda ki 3.haftamızın ortasına geldik. Ahmet Tuna, her sabah erken kalkıp evden çıkmaya alışık olduğu için kalkmakta bir sorun yaşamıyoruz. İlk zamanlar okulda sıkılıyorum diyordu bu sıralar pek söylenmiyor, okulda da ağlamıyormuş. Biraz daha benimsedi sanırım, ben öğretmenlerimi çok seviyorum diyor. Sabah öğretmenini görünce mutlu oluyor. Benimde içim rahat.
Geçen Cumartesi ilk veli toplantımızı yaptık. Sınıfta 3 erkek olunca yaramazlıkları da ses getiriyor tabi, kızlar evde annelerine ‘Ahmet Tuna benim saçımı çekti, Ahmet Tuna bana vurdu’ diye anlatıyorlarmış. Ahmet Tuna’nın annesiyim deyince; Ahmet Tuna’nın annesi misiniz dediler. Kendisi pek meşhurdur doğrusu J  Sınıfta düşünme kösesi varmış, öyle bir durumda öğretmeni Ahmet Tuna’yı oraya götürüp “yaptığını burada biraz düşün doğru bir şey mi” diyormuş, Ahmet Tuna sık sık o köşeyi ziyaret etmiştir eminim. Evde; okula özendirmek ve güzel davranış geliştirmek için bir liste hazırladık, hepsine gülen surat yapıyoruz. Artık arkadaşlarına vurmuyormuş, öğretmenlerini üzmüyormuş öyle diyor.
Çocukları mutlu etmek ve motive etmek için güzel bir şey düşünmüşler,her hafta Çarşamba günü bir öğrencinin velisi çocuklar için küçük hediyeler hazırlayacak ve o gün kimin günüyse o arkadaşları ile paylaşacak, hediyelerini verecek. Benim çok hoşuma gitti, liste sırasına göre yapalım dediler ve listenin başında biz olduğumuz için ilk Ahmet Tuna’nın paylaşım günü oldu. Çocuklar için çok büyük olmayan ama onları mutlu eden ne olur diye düşündüm, aklıma eğlenceli kıvrık pipetler geldi. Ahmet Tuna’nın doğum gününde çocuklara vermek için balıklı almıştım, şimdi ise kızlara kırmızı üstünde çilek olan, erkeklere yeşil üstünde kurbağa olan pipetler seçtim. 10 tane çilekli pipet bulmak biraz zor oldu ama uğraşlarım sonucunda buldum. Erkeklerin hediyesini mavi, kızların hediyesini kırmızı paket ile kapladım. Üstüne Ahmet Tuna’nın hediyesi yazdım ve gülen surat steckerları yapıştırdım. Sonra aklıma fosforlu yıldızlar geldi, odalarına yapıştırırlar diye düşündüm her paketin üstüne 1 tane fosforlu yıldız yapıştırdım. (Sabah Ahmet Tuna  gördüğünde yorumu şöyle oldu;içinde Türk Bayrağı var:) )Birazda sepeti süsledim,sepetin içine renkli balonlar koydum, üstüne de hediye paketlerini koydum. Son olarak sepetimizi tül ile sardım ve balon taktım. Güzel bir sürpriz oldu, umarım çocuklar mutlu olurlar ve hediyelerimizi beğenirler. Böylece ilk sürpriz paylaşım günümüz bitmiş oldu.



Hediye Sepetimizin son hali

Ahmet Tuna ve hediye sepeti :)




19 Eylül 2014 Cuma

KREŞE ALIŞMAYA ÇALIŞMAK

Kreşe başlayalı 2 hafta oldu.Bu sabah Ahmet Tuna’yı okula ben bıraktım,içime bir hüzün çöktü anlatamam, dokunsanız ağlarım. Onu orda tek başına bıraktım geldim sanki, o kadarda mahsundu ki. (Hafiften göz yaşları bende) Ahmet Tuna kreşe alışsın, paylaşmayı öğrensin derken ben alışamadım galiba. Hem onlar için kolay bir süreç  değil, hem anne için.
Hafta sonu kreşte ilk toplantımız var. Bakalım Ahmet Tuna’nın ne incileri varmış J  Öğretmenleri iletişime her zaman açıklar, gün içinde telefonla görüşebiliyoruz ve Ahmet Tuna’yı iyi analiz ettiklerini düşünüyorum. Ayrıca çok ilgililer o konuda içim rahat. Fakat Ahmet Tuna’nın çekingen biri olacağı ve içine kapanacağı gibi endişelerim var. Okul öncesi gelişiminde bir şeyleri yanlış yapma endişesini geçiremiyorum kendimde. Bu konuda çok kaynak okudum, uygulamaya da çalıştım. Ama Ahmet Tuna ben işteyken anneannesi ile kaldığı için daha bir pohpoflanan, hep evin prensi konumunda, oyuncakları ile hep tek oynayan, oyuncak ile oynamasa da kendine tek başına oyun kuran bir çocuk, her ne kadar sosyal çevreye çok girse de, kuzenleri, arkadaşları olsa da, çoğu zamanını evde geçirdi. Şimdi okulda arkadaşları ile oynamıyor. Tam olarak uyumsuz denemez, hiçbir çocuk uyumsuz değildir aslında, hepsi farklı bir karakterle doğuyor. Ama biraz farklı beklentiler içinde, okulda ki oyuncaklar ona basit geliyor sanırım, hep daha karmaşık şeylerle uğraşmak istiyor. Evde de öyle, farklı bir hayal dünyası var. Herşeyin kaynağını öğrenmek istiyor, felsefik soruları var. Örneğin deprem nasıl oluyor diyor? Evler yıkılırsa insanlar altında kalırlar, ölürler diyor. Sonra babası ile deprem tatbikatı yapıyorlar, Ahmet Tuna masanın altına saklanıyor. İlgi alanları oyun dışında hayattın gerçekleri. Sürekli” bana anlat bu nasıl oluyor” diyor. O soruya da öyle uyduruktan cevap veremezsin (vermekte doğru değil zaten ), her konuda fikrinin olmasını istiyor. Okulda ki öğretmeninin yorumu şöyle, “hep yeni şeyler öğrenmek istiyor, yeni bir şey öğrendiğinde mutlu oluyor, çabuk öğreniyor, oyuncaklarla oynamıyor, sadece birkaç oyuncakla oynuyormuş (belki şimdi daha farklıdır çocuklar değişkenler ), arkadaşlarına vuruyormuş, kızları sevmiyormuş”, sınıfta 3 erkekler birde. Ama eminim bütün kızlara bedellerdir. Bu durunda bende kız çocuklarının ruh dünyalarını merak duygusu daha da gelişti, nasıl canlılarız biz. Kreşte ki sorunlu tipler hep erkek.



2 gündür Ahmet Tuna başka ayakkabı ile geliyor eve, dün annem “bu ayakkabılar senin değil yine neden bunları giydin” demiş. “Hayır bunlar benim” demiş. Ayakkabı da ayağına küçük geliyor. Bu sabah beraber gittik, başka ayakkabı ile gitti diğer ayakkabılar elimdeydi, tamda kapıda ayakkabıların gerçek sahibi vardı. Meğer bizim ayakkabılar başka sınıfın dolabına konmuş, Ahmet Tuna ayakkabıları göremeyince başka ayakkabıya bunlar benim demiş. Daha önce aynı renklerde Newbalans spor ayakkabıları vardı, onlara benzetti sanırım. Bu durumda diğer çocuk ayakkabısız kalıyor tabi. Yine sorun çıkaran Ahmet Tuna bu durumda. Daha sınıfa çıkmadan giriş katında arkadaşının elinden peluş bir oyuncağı almaya çalıştı. “Bu çocuk akıllanmayacak yok yok” dedim içimden. Öğretmeninin şöyle bir teklifi olmuştu, ‘evde; okulda yaptıkları ile ilgili bir liste oluşturun, karşına gülen surat veya üzgün surat yapın yada sticker yapıştırın. Örneğin; bu gün kahvaltımı yaptım, bu gün arkadaşlarımla güzel oynadım, bu gün öğle yemeğimi yedim, bu gün uyudum, bu gün öğretmenlerimi üzmedim gibi.’ Bizde hazırladık, evde karşılarına gülen surat yapıyoruz veya kararsız surat ya da üzgün surat. Bu gün arkadaşının elinden oyuncağı almaya çalışınca hani bana söz vermiştin dedim,evde arkadaşlarımla güzel oynadım diye gülen surat yapacağız ama dedim. Tamam dedi, ama bir etkisi olur  mu bilmiyorum.
Bir sorunda yemek, yemek yemiyor öğretmenlerini çok uğraştırıyor. Herşeyi yiyen çocuklara hep gıpta ile bakmışımdır. Kendisi yeme konusunda da çok geride,çünkü hep bir uğraşan vardı onunla,nasıl olsa aç kalmaz yemesem yedirirler düşüncesi vardı.Ben öyle değilim ama annem öyle yemek konusunda çok üstüne düşüyor Ahmet Tuna’nın. Meyve yemiyor mesela, yesin diye püre yapıyor. Tabi kolaya alışıyor çocuk,gel de bunu anneme anlat. Bir tane daha çocuğum olursa yemek konusunda başka bir strateji izleyeceğim. Okulda öğretmenleri bu konuda çok özverililer, sağ olsunlar yesin diye uğraşıyorlar, yemediğinde dertleniyorlar. Kendisi yemeye ve arkadaş gruplarına alışacak mecburen, hayatı hep tek geçiremez.
Diğer bir konuda uyku. Daha yemeğe inerken, ben uyumak istemiyorum diyormuş, ben hiç uyumayacağını düşünüyordum ama her gün olmasa da arada uyuyormuş. Aklım çok onda kalıyor, aklımın yarısı o sanki. Tamam tamam ağlamıyorum..



Her sabah bir söyleniyor,
bu gün okul tatil mi,
okul ne zaman bitecek,
ama okul bitmiyor,
ben senin gelmeni istiyorum ağlıyorum,
 keşke büyümeseydim de okula gitmeseydim,
 okulda çok sıkılıyorum… Her gün bir yenisi ekleniyor bu listeye.
Hep onunla ilgilenilmesini istiyormuş, hayatın gerçekleri acı geldi ona, canı sıkılınca anne diye ağlıyormuş. Bir öğretmeni ilgilenmezse, diğer öğretmeninin yanına gidip ağlıyormuş. Zamanla alışacak, onunda çevresi ve arkadaşları olacak mutlaka. Ama şu da bir gerçek erkekler kızlardan çok farklı. Hele Ahmet Tuna gibi zor bir çocuksa erkek annelerinin işi çok zor.
Bu kadar iç dökme yeter diye düşünüyorum. Herkese iyi hafta sonları..


11 Eylül 2014 Perşembe

OKULA İLK ADIM - KREŞ

8 Eylül 2014. Bu tarihi bir yere kazımam lazım. Ahmet Tuna’nın ilk okula adım attığı gün. Kreşin ilk günü. Benim için ve Ahmet Tuna için zorlu bir gündü. İnanın Ahmet Tuna’dan çok ben stres oldum, okula sanki ben başlıyorum. Düşünmekten başıma ağrı girdi, soğuk terler döktüm. Annelik ve çocuk yetiştirmek çok zormuş, Ahmet Tuna büyüdükçe daha iyi anlıyorum.”Bebekken bir şey yok asıl büyüyünce zor” derlerdi, o zaman büyüse gibi geliyordu. Ahh büyüdükçe nasıl bir birey olacak, hangi okul Ahmet Tuna’ya göre, düşünde düşün.. Umarım okula uyum sürecimiz kolay geçer, ilk gün oldukça uyumsuz ve zorluydu..



2.günün sabahı kalktık lavaboya gittik, elimizi yüzümüzü yıkadık, sonra Ahmet Tuna gitti yine yatağına yattı.”Hadi kalk neden yattın, okula gidiyoruz” dedim.” Dün gittik okula” dedi J 2.gün öğleden sonra gittim yanına Ahmet Tuna düne göre çok farklı geldi bana, daha uyumluydu beni görmedi bile. Sabah “bu gün işe gidiyorum ama seni görmeye geleceğim” demiştim, seni görmeye geldim dedim. Öpüştük sonra el salladı sınıfına gitti. Bundan sonra artık kendisi okul disiplini ve güzel  öğretmenleri ile baş başa kalacak. Bismillah diyerek, her şeyin iyi olması için dua ediyorum.



Okul hayatın boyunca hep başarılı ol annem, bu gün kreşe başladın inşallah gelecekte büyük okullarda okursun, büyük adam olursun. Yolun açık olsun güzel oğlum… Seni çok seviyorum.. Gözlerim doluyor duygusal günler yaşıyorum.

 
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...