19 Aralık 2013 Perşembe

AHMET TUNA'DAN SEÇMELER

Çocukların gerçekten farklı bir algı ve bakışları var. Size sıradan gelen bir film yada olay onlar için çok önemli olabiliyor.O an hayallerinde ne canlandırdıklarını ,olayları nasıl bağdaştırdıklarını daha sonra başka bir olayda ortaya  çıkarıyorlar. Ahmet Tuna’da bebekliğinden beri etrafındaki olayların farkında olan ve konuşmaya başlayınca kendini çok iyi ifade eden bir çocuk. Babası ile beraber Uçaklar filmini izlemişler, eşimde iş dolayısı ile sık sık yurtiçi ve yurtdışı seyahatlerine giden birisi.Dün akşam "yarın Ankara’ya gidiyorum "dedi. Bende henüz araba kullanma işini çözemediğimden ,  bana” yarın Ahmet Tuna’yı kim anneme getirecek kardeşim yada babam” diye düşünmek kaldı.Yeni evimize taşındık  ama evde durduğumuz saat sayısı annemde durduğumuz saat sayısına eşit nerdeyse ,belki de az.Yine dün akşama dönersek , eşim Ahmet Tuna’ya “Ben gidiyorum babacım yarın uçağa bineceğim gel senide uçağa bindireyim” dedi.Ahmet Tuna hiç düşünmeden “hayır gitme uçak düşer,olmaz gelmem” dedi. Biz böyle bir cümleyi Uçaklar Filminden etkilenerek söylediğini anladık hemen. İnşallah uçak korkusu olmamıştır çocukta,yakın zamanda uçağa binmemiz gerekir diye düşünmeden edemedim.
 
Yine Ahmet Tuna’nın akıl yürütmelerinden bir örnek vermek istiyorum, buna benzer çok örnek yaşıyoruz aklımda kalan son olay şu; yine annemlerdeyiz her zaman ki gibi :) Ahmet Tuna iç merdivenlerden çıkmış, annemlerin merdiven boşluğunda onun oraya neden yapıldığını bilmediğimiz bir kapı var,sanırım karanlık olmasın ışık gelsin diye düşünülmüş J Ahmet Tuna o kapıya baktı ve “ordan kim çıkıyor” dedi. Bende” kimse çıkmıyor “ dedim. Sonra Ahmet Tuna hiç düşünmeden cevap verdi  “ o zaman onu oyaya neden yapmışlar” r lere bazen y diyor kendisi J  Bende “yanlışlıkla yapmışlar annecim” dedim. “oyaya çıkıp size el sallıcam” dedi. Ve sonra ben Ahmet Tuna’yı merdivenden indirdim.
Birde kendisine sadece ilk ismi ile “Ahmet” yada 2. İsmiyle “Tuna” denmesinden hiç hoşlanmıyor. “Ben Ahmet değilim” yada “ben Tuna değilim Ahmet Tuna’yım” diye düzeltiyor. Aferin benim oğluma diyorum çünkü biz iki ismini kullanmak istiyoruz,okula gidince de böyle derse herkes mecbur iki ismini kullanır.Ahmet Tuna.
Ahmet Tuna’dan seçmeler bu kadar, bütün takipçilerimize bizi okuyanlara kucak dolusu sevgiler.

13 Aralık 2013 Cuma

YENİ EV YENİ HAYAT


 
Aslında uzun zamandır yazmak istememe rağmen bir türlü yazamadım. Biz bu aralar yeni evimize alışmaya çalışıyoruz,10 gün önce taşındık. Ahmet Tuna’nın doğduğu evdi,güzel anılarımız oldu,inşallah bu evimizde de güzel anılarımız olur.Bu evimiz diğer evimize göre büyük ve dubleks, Ahmet Tuna’nın kendi odası var ve bir de oyun odası var.Hiç odası yokken 2 tane odası oldu.Son hallerine yaklaştılar.Fotoğraflar o zaman J Ev taşımak gerçekten zormuş unutmuşum,4 yıl sonra bu 2. taşınmamız ve 3. Evimiz oldu.Hepsini de sevdim. İnşallah bundan sonra kendi evimize taşınmak nasip olur diye dua ediyorum.
Ahmet Tuna yeni evimizi sevdi, biz içten merdiven olduğu için düşer mi acaba kapı yaptıralım diye düşünürken Ahmet Tuna’yı biraz gözlemledik,merdivenlerden çok dikkatli inip çıkıyor ve özellikle duvar tarafı daha geniş diye o taraftan çıkması için sık sık uyardık o da öyle yapıyor.Merdivenden inip çıkmayı oyun haline getirmedi bu bizi mutlu etti.Kapı yapmayı biraz erteledik ama bu arada inşallah bir kaza olmaz.Ama merdiven korkuluklarına branda gibi bir şey takmak gerekecek,yukardan ayaklarını salındırırken yakaladık bir kere.Allah korusun çok uğraşsa vücudunu da geçirir ordan.

Ahmet Tuna bu ay itibariyle 2 buçuk yaşında olacak, kocaman çocuk oldu. Artık kendi odasında ve kendi yatağında uyuyor.İngilizce kelimeler öğrenmeye başladı,daha önce ki posta pumpkin’i anlatmıştım. Daha çok kelime ekledi,bizde nesnelerin İngilizcesini söylüyoruz özellikle eşimle karşılıklı çalışıyorlar.Sonra öğrendiği nesneyi gördüğünde önce Türkçe sonra İngilizce söylüyor .Öğrendiği kelimeler; Kutu- box /  balık-fish / fil- Elephant / Kedi – Cat /Köpek-Dog / Elma – Apple / Kabak- Pumpkin . Öğretmeye çalıştığımız başka kelimeler var ama henüz aktif kullanamıyor onları.Yada hatırlayamıyor.Bu sıralar pek ilgilenemiyorum diye çok üzülüyorum aslında,toplanma,taşınma,yerleşme derken onuda ihmal ettim biraz.Akşamları da çok verimli olmuyor, bir hafta sonu var onda da yaptığımız aktivite oyun oynamak,ve oyuncak hikayesi izlemek. Oysa ki aktivite kutusu aldım Bardabas’tan, 2 tane kutuya hiç bakamadık nerdeyse. www.bardabas.com . Evimize tam yerleşelim daha çok ilgilenebilmeyi umuyorum.

Bardabas aktivite kutusundan biraz bahsetmek istiyorum,bir arkadaşım bahsetmişti o da bir arkadaşından duymuş ama denememiş bende Ahmet Tuna için aldım,3 aylık abone olduk.Her ay bir tema oluyor ve çocuğun yaşına göre bir kutu hazırlıyorlar.Tema için hangi malzeme gerekiyorsa kutuya tüm malzemeleri koyuyorlar.Böylece kırtasiyeye gidip ne lazım diye aramamış oluyorsunuzAhmet Tuna kesip yapıştırmayı çok sevdiği için her şeyi kendim yapıcam diyor ama tabi beraber yapıyoruz. Güzel bir hediye olabilir deneyebilirsiniz.Tavsiye ederim.
 
Son olarak eski evden taşınmadan önce Ahmet Tuna’nın annemlerin karşı komşusunun bahçesinde gördüğü bal kabağını namı diğer pumpkin’i bahçeden alıp ağız,burun,göz yapma hayallerini gerçekleştirdik,tamda Ahmet Tuna’ya göre bir kabaktı çok da güzel oldu.İçine de mum koyduk,İpad’te  izlediği pumpkin’in aynısı oldu. İşte fotoğrafları.
 
Benim bal kabağım

25 Kasım 2013 Pazartesi

MUTLULUK KAYNAKLARIM

25 Kasım 2007 ve 2013.6 yıl önce imza attığım soy adıma bir isim daha eklendiği, bir aile kurulduğu gün bu gün . Evlilik yıl dönümümüz. Sizi seviyorum ailem, büyük aşkım ve küçük aşkım, mutluluk kaynaklarım. Hayat sizinle güzel.Rabbim güzel günler göstersin daima,hiç ayrılmayalım.
 
 6.Yıl Dönümü Çiçeğim,çok güzel günüme neşe kattı.
 
Günüme neşe katan diğer güzellik Ahmet Tuna'mın keçe kapı süsü,Sevgili Gülsün'ün ellerine sağlık. ( handmadewithlovebygulsun.blogspot.com )Yeni evimize yerleştiğimizde oğluşun odası olacak,ve anne boş durur mu hemen bir kapı süsü yaptırır,başka planlarımda var diğer ayrıntılar eve yerleştikten sonra inşallah.
 

24 Ekim 2013 Perşembe

28.Ay

Ahmet Tuna  28 aylık oldu. 28. Ayda kendini çok iyi ifade eden, oyun hamurları ile oynamayı,boya yapmayı, zıplamayı, koşmayı seven bir çocuk. Bebekliğin zorluğundan tamamen çıktık sadece tuvalet eğitimi kaldı,onu da yakın zamanda halledeceğiz inşallah. Oyun kurmayı da öğrendiği için kendi kendine iyi vakit geçirebiliyor. Artık oyuncak almıyoruz ona, o kadar çok doydu ki şu sırlar pek ilgilenmiyor.Daha çok boya yapmak istiyor,oyun hamuru ile oynamak istiyor.Yada birisi saklanacak Ahmet Tuna onu bulacak, hiç bir şey bulamasa yatağın üstüne çıkıp zıplayacak. Arada arabaları ile oynuyor tabi ama daha çok keşfetmeyi seviyor. Ezberi çok kuvvetli  ona söylediğimiz şarkıları sonra o bize söylemeye başlıyor. Minimini bir kuş, fış fış kayıkçı ve benim annem güzel annem şarkılarını söylüyor.Geçen gün dışarı çıkmak için hazırlanırken kendi kendine “küçücükken baş ucumda bana ninni söylerdin,sabahları başucumda beni okşar severdin.Benim annem güzel annem beni al kollarına,kucağında uyut beni ninniler söyle bana” dedi ben çok şaşırdım bu ninniyi  hiç şaşırmadan söylediğini ilk kez duymuştum.Sonra çok beğendim yine söyle dedim, aklına gelmediği yer de “sonra neydi” deydi ben söylerken “söyleme söyleme “dedi kendi devam etti. Yavrum benim sevgisi bambaşka bir şey. Bu sıralar İngilizce’yi sevmeye başladı.İpad de dinlediği şarkıları söylemeye çalışıyor.İngilizce alfabeyi öğrenmiş, başından biraz sonundan biraz baya bir söylüyor şarkı gibi. Cat - kedi diyor.Box - kutu diyor. Bazende anlamadığım bir şeyler söylüyor.”Ne söylüyorsun anlamıyorum” dediğim zaman “İngilizce söylüyorum” diyor J Dün akşam biz yemek yerken o da sandalyesinde ipad’e bakıyordu “Pumpkin aç” dedi,biz anlayamadık tabi tekrar sorduk bu sefer “dans eden kabak aç” dedi.İngilizce balkabağı diyormuş meğer. Beni çok eğlendiriyor, hem seviyorum hem gülüyorum neşe kaynağımız bizim o. Nazar değmesin maşallah subhanallah. Her gece uyumadan önce dişlerimizi fırçalıyoruz.Bir kere çok çukulata yemek istedi annemdeydik, misafir vardı “çok çukulata  yeme dişlerin çürür” dediler. Ahmet Tuna’da her “akşam dişlerimi fırçalıyorum” diye cevap verdi. Söyleyen kişide pişman olmuştur artık J Henüz kendi kendine uyumuyor,illa ben yanında yatacağım ona masal anlatacağım öyle uyuyacak. Uyumadan önce dua okuyalım diyorum,ezberlediği iki tane dua var onları okutuyorum, bir tanede henüz çalıştığımız bir dua var onu ben okuyorum Ahmet Tuna tekrarlıyor sonra masal anlatma kısmına geçiyoruz,uyuması bile böyle bir seranomi.Bana dün akşam ne yapmıştık diyor bazen, sonra aklına gelen bir şeyleri anlatıyor. Daha önce olsa bile o dün akşamdı J  Uzun bayram tatilinde Jurasicland’a gittik orda dinazorları inceledik, 3 boyutlu bir film izledi hani şu 10D olanlardan,Ahmet Tuna’da gözlükle izledi biraz korktu tabi, biz” korkma gerçek değil” dedik, cesur bir çocuk olmasını istiyorum. Ordan çıktıktan sonra “ ben korkmadım” dedi. Sonra dinazor ünitelerine girdik,kuluçka ünitesi, uysallar ünitesi,vahşiler ünitesi,veteriner ünitesi. Gerçeğe yakın yapmaya çalışmışlar, iyi ki şimdi yaşamıyorlar J Sonra Ahmet Tuna müze çıkışında Dinazor yumurtası boyadı. Uyumadan önce bazen aklına geliyor anlatıyor bana.
Top havuzunda oynamayı her çocuk sever sanırım, birde zıplamayı.. Şu sıralarda onu çok eğlendiren oyunlar arasındalar. Evde de babasının ayaklarında zıplamak istiyor o kadar takmış durumda yani J Bu bloğu yazıyorum çünkü ilerde ne yapmıştık diye okumak eğlenceli olsun istiyorum. Her ay neler yaptığımızı unutmayalım, yazılan bir hatıra kalsın istiyorum.
Top havuzunda yüzerken :)
 
Bayramda büyük dedesi ile bayramlaşırken
 
Jurassicland'da bir gün (Jurassicland Forumistanbul'da- Bayrampaşa/İstanbul )
 
Jurassicland'da dinazor yumurtası boyuyor,önlüğü ben yanımda götürdüm giderken.

4 Ekim 2013 Cuma

HOŞGELDİN KIŞ

Bu gün bana bir iç ses; “ hayat güzel bir etrafına bak dedi. Sağlığın yerinde, ailen yanında, sevdiklerin yanında. Hayatında ki karanlık dediğin dönemler bile sonunda aydınlığa çıkıyor, her insan bu  kadar şanslı olmayabiliyor dedi. Sen neden kendi kendini üzecek şeyler buluyorsun. Mutlu olmayı bil dedi. İnsanları mutlu etmek mi seni mutlu ediyor, o zaman olduğun gibi davranmaya devam et , yine ara sor, kincilik yapma, olayları abartma dedi. O zaman hayatı kaçırırsın kendi iç aleminde mutsuz olmaya devam edersin, kıskanç ve mutsuz insanların söylediklerini kafana takıp kendini mutsuz etme dedi. Ne söylerlerse söylesinler ‘ben böyle mutluyum sizi duymuyorum  bile’ demeyi bil dedi.”
Bir mutluluk yayıldı içime, gülümsedim. Teşekkürler iç ses. Yeniden bir umut geldi hayatıma. Her şey düzelir yeter ki sen buna inan…

29 Eylül 2013 Pazar

DURU'NUN DOĞUM GÜNÜ

Hızlı geçen bir hafta sonundan sonra bu gün tekrar iş başı yaptık.Cumartesi günü eşimin ailesini gündüz çayına davet etmek istemiştim. Ahmet Tuna’dan 10 ay büyük kuzeni Duru’nun bir türlü denk getiremediğimiz doğum gününü bizde yapalım fikri geldi aklıma.Duru her misafir gelişinde annesine “bu gün benim doğum günüm mü anne” diyormuş, hem çok istediğinden hem de güzel  bir anı olur diye düşündüğümden yine giriştim organizasyon işine. Elde ki malzemelerle ve birkaç yeni tül ve süsle güzel bir organizasyon oldu. Pembe renk alışkın olmadığım bir renkti,süslerken çok keyif aldım doğrusu J Yardımcılarımı da unutmamak lazım. Büyük yiğenler Hande ve Tuğçe’nin büyük katkılarıyla misafirlerimize bir sürpriz hazırladık. Benim hediyem Duru’nun doğum günü hatırası buzdolabı magnetiydi. O da günün sürpriz kısmıydı. Eğer birilerini mutlu ettiysem bu bana yeter. İşte doğum günü organizasyonumuzdan kareler.






 Pasta ve kurabiyelerin tasarımı ve yapımı Duru'nun annesi görümcem ( görümceden öte kardeşim,arkadaşım) Neriman'a ait.Ben süslemeler, Neriman pasta ve kurabiye tam bir organizasyoncu gibi çalıştık :)

 
Evin dağanık hali

Duru'ya hediyem hatıra magnet.Magnet etiketi tasarımı eşime ait,fotoğrafı ve etiketi iş yerinde çıktı aldım,magneti de Nazar Bebe'ye hazırlattım.

27 Eylül 2013 Cuma

DALYAN - YUVARLAKÇAY - KÖYCEĞİZ

Tekne Turu günümüzden sonra 3. Gün hep gitmek istediğim Dalyan programı yaptık. Kaldığımız otelden 1 buçuk saat mesafeydi. Kahvaltıdan sonra çıktık saat tam 12:00’de Dalyan Turu için tekneye bindik. Tekne sadece bize özeldi. Kaptanla biraz pazarlık yaptık ve Dalyan yolculuğumuz başladı. Gidiş dönüş 4 saat sürdü. Bir adada durduk Kaunos Antik Kent kalıntılarında bir tur yaptık. Yol boyunca nar ağacı tarlaları vardı, tekneden indikten sonra 15 dk yürüyüş mesafesinde bir eski liman kenti. Şimdi limanda bir hayli içerde. Tekne ile geçerken kaya mezarlarını gördük. Neden kayalara mezar yaptıklarını hala çok merak ediyorum.

Yine Dalyan da çamur banyosu yapılan bir yer var ama biz orada durmadık İztuzu Plajına doğru devam ettik. Karetta Karetta’ların olduğu plaj. Yarım saatlik yüzme molası verdik. Ahmet Tuna dalgalarla boğuşsada sudan çıkmak istemedi. Dönüş  yolunda Kaplumbağaları mavi yengeçle teknenin yanına çağıran bir teknenin yanında durduk. 10 dk kadar kaplumbağanın yeme gelmesini bekledik vee bir kaplumbağa sonra bir kaplumbağa daha yengecin peşine geldiler. Bir kaç yengeç feda oldu tabi. Kocaman kafalarını yengeci kapmak için sudan çıkardıklarında pekte sevimli değillerdi doğrusu. Burada kaplumbağayı çağırana 10 tl verdik. Ahmet Tuna’nın en çok yengeç dikkatini çekti ,hafif baygın olan bir yengeci ellemeye çalıştı. Dalyan’dan dönerken buraya tekrar gelmeliyiz dedim.
Yemeği Yuvarlak Çay’da yedik. Yuvarlak Çay Köyceğiz Yolu üzerinde. Çınar Restoran’da yemek yedikten sonra akşam gün batımını izlemek için Köyceğiz Gölü’ne gittik ama gün batımını kaçırdık. Yinede güzeldi. Bizim gittiğimiz akşam hafta içiydi ve etrafta kimseler yoktu. Göl kenarında çayımızı içtik. Ahmet Tuna uyuduğu için göle düşecek diye telaş yapmadan keyifle içtiğim bir çaydı. Tatil boyunca parka gidelim diyen Ahmet Tuna uyumasaydı Köyceğiz’de ki parkta oynardı diye iç geçirdik. Daha sonra bir akşam oynasın diye Köyceğiz’e tekrar geldik. Güneşin batışına yine yetişemedik tabi J

Hasan'ın fotoğraf merakı, doğanın güzelliği ve bizim güzelliğimiz birleşince fotoğrafları seçmekte çok zorlandım. Her fotoğraf ayrı güzeldi. Hasan'ın yaptığı Collage ile Dalyan- Yuvarlak Çay- Köyceğiz fotoğrafları.






23 Eylül 2013 Pazartesi

GÖKOVA KÖRFEZİ TEKNE TURU

Tatil Postlarına devam;

Sırada Gökova Körfezi Turu var. Gökova’nın güzel koylarını gezdik.Lacivert Koy,İncekum,Sualtı Mağaları,Sedir Adası(Cleopatra Adası),Ziraatçiler Koyu tekne turu gezimizde durduğumuz yerler.Tabi ki masmavi sularında yüzmeden olmaz. Sedir Adası’nda
  ( Cleopatra Adası da deniyor ) Kedreai Antik Kenti’nin kalıntılarını gezdik. Kumu ile muşhur  bir ada. Ahmet Tuna gün içinde çok yorulduğu için bebek arabası ile burada gezerken uyudu. Birkaç koyda babası ile beraber yüzdü. Kolluklar kolunda hiç korkmadan kendi kendine suda duruyordu ne kadar derin olursa olsun “bırak ben kendim yüzücem” dedi.
Tur sabah 10:30’da başladı akşam 18:00’de bitti. Teknede az kişi olmamız şansımızdandı.Sanki tekne bize özelmiş gibiydi.
 
Ahmet Tuna çok mutlu,teknede ordan oraya koşturuyor.
 
Su o kadar berrak ki, derinde yüzen balıklar bile görünüyor.
 
Burası Sedir Adası
 
 
Üste ki fotoğraf Sedir Adası'nda ki Antik Kent kalıntıları.Tiyatro.

18 Eylül 2013 Çarşamba

KERME OTTAMAN KONAK - AKYAKA

Bu yıl leyleği havada gördüm ben, okul derdimizde olmayınca Gökova'nın en güzel zamanlarından birinde Eylül ayında düştük yollara. İlk kez Ege'nin aşağı kıyılarına geliyoruz biraz heyecanlanmıştım doğrusu.Bavul hazırlama kısmını saymazsak tabi :) Gökova; daha önceden arkadaşlarımdan duyduğum ve TRT'nin bir programı Mavi Tutku'da izlediğim ve görmek istediğim yerlerden birisiydi. Otelimiz belkide Akyaka'nın en güzel oteli Kerme Ottaman Konak (www.ottomankonak.com). Kesinlikle fotoğraflarda göründüğünden çok daha güzel. Azmak Nehri'nin kenarında sakin,huzurlu bir yer. Denize mesafesi yürüyerek 7 dk.Otele yerleştiğimiz ilk gün denize doğru keşfe çıktık deniz çok sığ daha çok çocuklara göre bir yer diyebilirim.Otel bir butik otel, sadece sabah kahvaltısı var. Kahvaltısı açık büfe ve güzel. Havuzu var, az odası olduğu için havuz dolup taşmıyor ve biz sezon dışında geldiğimiz için hiç çocuk sesi yok. Ahmet Tuna'yı saymassak tabi :) Otelde yemek var güzel bir restoranta yemek yemiş gibi oluyorsunuz hizmet çok güzel,çalışanların hepsi güler yüzlü ve ilgili. Ama gelgelelim biraz pahalı. Yemek işini Akyaka'da merkezde halletmek çok daha karlı. Ayrıca Azmak Nehri kenarında çok güzel Restoranlar var.
Akyaka'nın denizi genel olarak temiz ama diğer koyları gördükten sonra sanki biraz pismiş gibime geldi, dalga vardı ve kıyı hafif kirliydi. Ama kumu çok güzeldi yapıştığı zaman çıkmayan cinsten :) Ahmet Tuna doya doya oynadı. Denizi'de sıcak olduğu için üşüyecek diye hiç korkmadım. Akyaka'nın merkezini sevdim küçük şirin bir yer,.Oteleden yürüyerek 10 dk. İlk geldiğimiz akşam Ahmet Tuna ne yer diye dolaşırken köfte yer diye merkezde ki bir lokantaya girdik,tekne turları yapan bir bayanla tanıştık, güzelde oldu. En azından 2. Günkü planı belirlemiş olduk, Gökova Körfezi Turu.

Kerme Ottaman Konak

Otelin maskotu Duman'ı Ahmet Tuna çok sevdi


Ahmet Tuna ile ben Kerme Ottaman Konak'ın giriş kapısındayız ve otelin çevresinden kareler


Ahmet Tuna Azmak Nehri'nde

Üsteki fotoğraf Azmak tekne turunda çekilmiş bir kare,altta ki fotoğraf da iki arkadaş :)
Ahmet Tuna Duman'ı çok sahiplendi benim köpeğim diyordu bir ara.Hatta Otelede benim evim dedi :)

Nehire bakış

Azmak Nehri'nde ki kazlara kahvaltıdan sonra ekmek attık

Akyaka'nın denizi ve kumu.En sonunda kumdan kale yapabildik.

27 Ağustos 2013 Salı

BU YILIN 1.TATİLİ ADRİNA OTEL

Bir tatili daha geride bıraktım, birazda olsa stresi denizde kumda bırakıp geldim. Önümde hayalini kurduğum bir tatilim daha var. Muğla Gökova’ya gideceğiz nasipse. Geçtiğimiz hafta eşimin yurt dışı programı dolayısı ile annemle babamın tatiline bende dahil oldum. Beraber Balıkesir Güre’ye gittik. Adrina Otel’de kaldık. Bakıcımı bırakmam, o nereye ben oraya J Dinlenmekten çok yoruldum aslında, çünkü babası da olmayınca Ahmet Tuna’nın peşinde hep ben koştum, hep beraber oynadık. Annem ve babamda ilgilendiler sağolsunlar ama ben onları çok yormak istemediğimden elimden geldiğince koşturdum. Ve böylece açık büfe otelden kilo almadan döndüm J Tabi Ahmet Tuna’nın da göbeği eridi azıcık, çünkü doğru dürüst yemek yemedi, beni bir o konuda üzdü. Benim yediremediğim yerde annem annemin yediremediği yerde ben, ve kurtarıcımız Ipad  yemek yedirdik Ahmet Tuna’ya. Ipad’e çok bakmasını istemiyorum ama Ahmet Tuna’ya dışarda yemek yedirirken  çok işimizi görüyor yalan değil. Ipad’e  bakarken ağzını açıveriyor. Bir akşam yemeğinde Ahmet Tuna yemeğini yemedi hatta abarttı ağladı bende biraz kızdım annem yedirdi yemeğini sonra ,benim üzüldüğümü anladı tabi ve bana döndü dedi ki “ anne bak ağlamıyorum yemeğimi yedim”. Sonra bana sarıldı o kadar duygulandım ki. Ağlayabilirdim. Tatil boyunca annem nerde dedi, beni az göremesin hemen aramaya çalıştı daha bir samimi olduk. Bende onu bol bol öptüm kokladım.
Oteli babam daha önceden ayarlamıştı, bana sorarsanız Ayvalık’ın denizi kumu daha güzel. Otel genel olarak güzeldi ama sahili pek güzel değildi hep taşlıktı. Ahmet Tuna yinede kum kovası ile oynamaya çalıştı, kumdan kale yapmaya çalıştık ama harç iyi olmayınca yapamadık tabi J Deniz en sıcak halindeydi. Geçen sene Haziran ayında Akçay’a gitmiştik deniz inanılmaz soğuktu, o haliyle bile denizden korkmamıştı Ahmet Tuna, ki  daha 1 yaşındaydı. Bu sene ne yaptı dersiniz kolluklarını taktık “bırak beni kendim yüzücem” dedi. O kadarda cesuruz yani. Sudan çıkmak istemedi su kurbağası. Bende” kendini serbest bırak su seni kaldıracak” dedim. Ahmet Tuna’da ayaklarını kaldırdı suda kendi durdu. Yüzmeye yeteneği olduğunu düşünüyorum. Suyu da çok sevince yüzmeye göndermek farz oldu. Yüzme dersi için 3 yaşından sonra alıyorlar sanırım yada 4 tam emin değilim.

1 Hafta geçti ben işe döndüm bile şimdi 11 Eylül’ü bekliyorum Gökova için. Her şeyin güzel gitmesi dileği ile..

 Denize giderken 
 
  Kum oynamaya çalışan kuzu
 
  Kahvaltıdan kaçırdığımız poğoçayı yerken, (sadece bir kaç ısırık yedi)
 
Kaldığımız odanın küçük balkonundan havuz ve deniz
 
Gece manzarası
 
Avcılar Köyü'nde Hacı Nail Amca'nın evi
 
 
Hacı Nail Amca bizim çok sevdiğimiz bir amca benim çocukluğumda tanıştığımız o zamandan beri ziyaretine gittiğimiz muhterem biri. Torunları da benim arkadaşım ayrıca. sebnemceseyler.blogspot.com
Bu söminenin orjinal rengi aslında gri ama kirlendi diye boyamışlar, çok güzel bir rum evi, bu evde film çekmek için teklifler gelmiş ama kabul etmemişler. Burda benimde fotoğraflarım var.
 
 Şöminenin çinileri
 
  Arkasına yaslanmamak için direnen kuzu böyle uyudu 
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...