24 Ekim 2013 Perşembe

28.Ay

Ahmet Tuna  28 aylık oldu. 28. Ayda kendini çok iyi ifade eden, oyun hamurları ile oynamayı,boya yapmayı, zıplamayı, koşmayı seven bir çocuk. Bebekliğin zorluğundan tamamen çıktık sadece tuvalet eğitimi kaldı,onu da yakın zamanda halledeceğiz inşallah. Oyun kurmayı da öğrendiği için kendi kendine iyi vakit geçirebiliyor. Artık oyuncak almıyoruz ona, o kadar çok doydu ki şu sırlar pek ilgilenmiyor.Daha çok boya yapmak istiyor,oyun hamuru ile oynamak istiyor.Yada birisi saklanacak Ahmet Tuna onu bulacak, hiç bir şey bulamasa yatağın üstüne çıkıp zıplayacak. Arada arabaları ile oynuyor tabi ama daha çok keşfetmeyi seviyor. Ezberi çok kuvvetli  ona söylediğimiz şarkıları sonra o bize söylemeye başlıyor. Minimini bir kuş, fış fış kayıkçı ve benim annem güzel annem şarkılarını söylüyor.Geçen gün dışarı çıkmak için hazırlanırken kendi kendine “küçücükken baş ucumda bana ninni söylerdin,sabahları başucumda beni okşar severdin.Benim annem güzel annem beni al kollarına,kucağında uyut beni ninniler söyle bana” dedi ben çok şaşırdım bu ninniyi  hiç şaşırmadan söylediğini ilk kez duymuştum.Sonra çok beğendim yine söyle dedim, aklına gelmediği yer de “sonra neydi” deydi ben söylerken “söyleme söyleme “dedi kendi devam etti. Yavrum benim sevgisi bambaşka bir şey. Bu sıralar İngilizce’yi sevmeye başladı.İpad de dinlediği şarkıları söylemeye çalışıyor.İngilizce alfabeyi öğrenmiş, başından biraz sonundan biraz baya bir söylüyor şarkı gibi. Cat - kedi diyor.Box - kutu diyor. Bazende anlamadığım bir şeyler söylüyor.”Ne söylüyorsun anlamıyorum” dediğim zaman “İngilizce söylüyorum” diyor J Dün akşam biz yemek yerken o da sandalyesinde ipad’e bakıyordu “Pumpkin aç” dedi,biz anlayamadık tabi tekrar sorduk bu sefer “dans eden kabak aç” dedi.İngilizce balkabağı diyormuş meğer. Beni çok eğlendiriyor, hem seviyorum hem gülüyorum neşe kaynağımız bizim o. Nazar değmesin maşallah subhanallah. Her gece uyumadan önce dişlerimizi fırçalıyoruz.Bir kere çok çukulata yemek istedi annemdeydik, misafir vardı “çok çukulata  yeme dişlerin çürür” dediler. Ahmet Tuna’da her “akşam dişlerimi fırçalıyorum” diye cevap verdi. Söyleyen kişide pişman olmuştur artık J Henüz kendi kendine uyumuyor,illa ben yanında yatacağım ona masal anlatacağım öyle uyuyacak. Uyumadan önce dua okuyalım diyorum,ezberlediği iki tane dua var onları okutuyorum, bir tanede henüz çalıştığımız bir dua var onu ben okuyorum Ahmet Tuna tekrarlıyor sonra masal anlatma kısmına geçiyoruz,uyuması bile böyle bir seranomi.Bana dün akşam ne yapmıştık diyor bazen, sonra aklına gelen bir şeyleri anlatıyor. Daha önce olsa bile o dün akşamdı J  Uzun bayram tatilinde Jurasicland’a gittik orda dinazorları inceledik, 3 boyutlu bir film izledi hani şu 10D olanlardan,Ahmet Tuna’da gözlükle izledi biraz korktu tabi, biz” korkma gerçek değil” dedik, cesur bir çocuk olmasını istiyorum. Ordan çıktıktan sonra “ ben korkmadım” dedi. Sonra dinazor ünitelerine girdik,kuluçka ünitesi, uysallar ünitesi,vahşiler ünitesi,veteriner ünitesi. Gerçeğe yakın yapmaya çalışmışlar, iyi ki şimdi yaşamıyorlar J Sonra Ahmet Tuna müze çıkışında Dinazor yumurtası boyadı. Uyumadan önce bazen aklına geliyor anlatıyor bana.
Top havuzunda oynamayı her çocuk sever sanırım, birde zıplamayı.. Şu sıralarda onu çok eğlendiren oyunlar arasındalar. Evde de babasının ayaklarında zıplamak istiyor o kadar takmış durumda yani J Bu bloğu yazıyorum çünkü ilerde ne yapmıştık diye okumak eğlenceli olsun istiyorum. Her ay neler yaptığımızı unutmayalım, yazılan bir hatıra kalsın istiyorum.
Top havuzunda yüzerken :)
 
Bayramda büyük dedesi ile bayramlaşırken
 
Jurassicland'da bir gün (Jurassicland Forumistanbul'da- Bayrampaşa/İstanbul )
 
Jurassicland'da dinazor yumurtası boyuyor,önlüğü ben yanımda götürdüm giderken.

4 Ekim 2013 Cuma

HOŞGELDİN KIŞ

Bu gün bana bir iç ses; “ hayat güzel bir etrafına bak dedi. Sağlığın yerinde, ailen yanında, sevdiklerin yanında. Hayatında ki karanlık dediğin dönemler bile sonunda aydınlığa çıkıyor, her insan bu  kadar şanslı olmayabiliyor dedi. Sen neden kendi kendini üzecek şeyler buluyorsun. Mutlu olmayı bil dedi. İnsanları mutlu etmek mi seni mutlu ediyor, o zaman olduğun gibi davranmaya devam et , yine ara sor, kincilik yapma, olayları abartma dedi. O zaman hayatı kaçırırsın kendi iç aleminde mutsuz olmaya devam edersin, kıskanç ve mutsuz insanların söylediklerini kafana takıp kendini mutsuz etme dedi. Ne söylerlerse söylesinler ‘ben böyle mutluyum sizi duymuyorum  bile’ demeyi bil dedi.”
Bir mutluluk yayıldı içime, gülümsedim. Teşekkürler iç ses. Yeniden bir umut geldi hayatıma. Her şey düzelir yeter ki sen buna inan…

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...