6 Mayıs 2014 Salı

MONTESSORİ EĞİTİMİ

Annelik çok güzel, güzel olduğu kadar da sorumluluk isteyen bir meslek. Anne olmak iç güdüsellikten çok bilgi gerektiriyor artık. Ahmet Tuna 3 yaşını bitirmeye yaklaştıkça; Eylül döneminde 3 tam gün gidebileceği iyi bir kreş aramaya başladım. Araştırmalarım sırasında Montessori Eğitimi’ne rastladım. Montessori Eğitimi veren bir kreşle hafta sonu için bir görüşme ayarladık. Diğer kreşlerden farklı bir eğitim sistemleri var. Ahmet Tuna’nın aktif olabileceği, verimli ve güzel vakit geçireceği bir yer olur diye düşünüyorum.Henüz gidip gitmeyeceğine karar vermedik.

Eminim bir çok anne bloğunda Montessori Eğitimine yer vermiştir. Bende araştırmalarım sırasında rastladığım bilgileri paylaşmak istiyorum.

Montessori Metodunun kurucusu olan Maria Montessori 1870 tarihinde İtalya Chiaravalle’de doğmuştur. 1896 yılında İtalya’nın ilk kadın doktoru unvanını alarak tıp fakültesini tamamlamıştır. Montessori bir bilim insanı olarak sahip olduğu özelliklerin dışında, bir kadın olarak da zamanının değer yargılarının ilerisinde yaşamış ve kadın hakları için mücadele etmiştir. İtalya’nın ilk kadın doktoru olarak, 1896’da Berlin ve 1900’de Londra’da iki kadın konferansında İtalya’yı temsil etmek için seçilmiş ve bu konferanslarda kadınlara eşit ücret için çağrı yapmıştır. Üniversiteden mezun olduktan sonra asistan doktor olarak atandığı Roma Psikiyatr kliniğinde zekâ özürlü çocuklarla çalışmıştır. 1899 yılında ise Roma’da zekâ geriliği olan tüm çocukların yollandığı yeni orthophrenic okuluna yönetici olarak atanır. 1896 -1907 yıllarıarasında sağlık, antropoloji, felsefe, psikoloji ve eğitim çalışmalarını devam ettirir. 1907 de, Roma’nın San Lorenzo bölgesinde çalışan ailelerin çocuklarından oluşan 60 kişilik grupla çalışmak için üniversitedeki kürsüsünden ve tıbbî uygulamalarından vazgeçer. Burada ilk Casa tmeye devam eder. 1922’de İtalya’da okul müfettişi olarak atanır. Fakat 1934’de Mussolini faşizmine muhalefetten dolayı İtalya’dan ayrılmaya zorlanır ve Barselona’ya gider. 1936’da İspanya Savaşı sırasında İngiliz gemisiyle kurtarılır. Aynı yıl evini Hollanda Laren’e taşır. 1940’da Hindistan 2. Dünya Savaşına girdiğinde, O ve oğlu Mario düşman yabancılar olarak gözaltına alınır , . 2. Dünya Savaşı boyunca Montessori’nin Hindistan’dan ayrılmasına izin verilmez ve bu zamanı bebekleri araştırmak ve gözlemlemekle geçirir.1946 yılında Hindistan’dan Hollanda’ya döner. 1947’de ise Londra’da Montessori Merkezi’ni kurar. 1950 yılında UNESCO konferansına katılır. 1940, 1950 ve 1951’de Nobel Ödüllerine aday gösterilir. 1952’de Noordwijk Zee de Dutch sahilindeki bir köyde arkadaşlarının sahip olduğu bir evin bahçesinde otururken hayatını noktalar. Oğlu ve şef asistanı Mario ile Afrika’ya gidip gitmemeyi görüşüyorlardır. 80 yaşında birisi olarak seyahat için oldukça güçsüz olduğunu, bir başkasının onun yerine gidebileceğini ve konferans verebileceğini söyler. Bir saat sonra beyin kanamasından ölür. Her zaman öldüğü yere gömülmek istediği için Hollanda'da Noordwijk Katolik Mezarlığına gömülür. Bir eğitim emekçisi olarak, dünyanın birçok ülkesinde konferanslar, eğitimler vermiş, kitaplar yazmış, yeni okullar ve öğretmen eğitim merkezleri açmış, bir yandan da çocukları gözlemlemeyerek kendi eğitimine devam etmiştir. Bir dünya vatandaşı olarak yaşamıştır. Dünya genelindeki çabalarının ürünü olarak metodu dünyanın birçok ülkesinde uygulanmaktadır. (Kaynak: Wikipedia)
Montessori eğitim, okul öncesi eğitiminde günümüzde pek çok ülkede kulllanılan bir metod. Kabaca yetişkin odaklı değil, çocuk odaklı bir sistem. Çocukların özünde gelişmek var ve yetişkin ona yardımcı olmalı. Çocuklar sonuç değil sürece katılmalılar. Biz bir şeyler yapıp sonucu göstermek yerine, çocukları o sürece katarak gelişimlerine destek olmak temel unsur. Örneğin evdeki işlere katılımlarının sağlanması en temel prensip.Montessori eğitiminde çocukların su ile oynaması tavsiye ediliyor. Eğitimde kullanılan Montessori Materyalleri var ancak, uzmanlar bunlara çok da gerek olmadığında da bahsetmişler. Evde kullanılanlarıda var, kullanılamayanlarıda. İstedikten sonra evdeki materyaller ile de pek çok aktivite gerçekleştirmek mümkün. Dünyada bu eğitim sistemini benimsemiş pek çok okul öncesi eğitim kurumu var. Türkiye'de de yavaş yavaş bu sistemi uygulayan okullar başlamış ve devam edeceğe benziyor.



Montessori Materyalleri:Pratik Yaşam Materyalleri: Küçük bir çocuk için, bulaşık yıkamak, sebze soymak,ayakkabı parlatmak gibi bir yetişkine doğal, hatta monoton gelen işlerin özel bir yanı vardır. Bu davranışlar, yetişkinleri taklit edebilme olanağını onlara verdiği için çocuklar için heyecan vericidir. Taklit ise erken çocukluk yaşlarında, en güçlü dürtülerden biridir. Bu alandaki materyaller, çocukların koordinasyonlarını güçlendirecek aktivitelerle birleştirilmiştir.
Duyu Materyalleri: Çocuğa dünyayı tanıyabilmesi için duyularını kullanmayı öğretir. Bu materyallerle çocuk, farklı yükseklikleri, genişlikleri, derinlikleri, ağırlıkları, renkleri, sesleri, kokuları, tatları, şekilleri ayırt edecektir. Bu materyaller çocuklara sınıflandırmayı ve eski bilgileri ile yeni öğrendikleri arasında ilişki kurmayı öğretir.
Matematik Materyalleri: Çocuklara erken yaşlarda matematik malzemeleri ile çalışma olanağı sağlandığında, onların matematik gerçekleri kavradıkları ve birçok yeteneği kolayca ve zevkle kazanabildikleri görülmüştür. Halbuki matematik, çocuklara ileriki yaşlarda soyut bir formda verildiğinde aynı yetenekleri kazanabilmeleri için uzun bir zaman ve çok fazla çaba gerekmektedir. Dr. Montessori sayı sayma işlemiyle ilgilenen çocukları incelediğinde, dokunmayı veya saydıkları materyalleri bir yerden bir yere taşımayı istediklerini gözlemlemiş ve bundan hareketle somut matematik materyalleri hazırlamıştır. Bir Montessori sınıfındaki çocuklar, toplama, çıkarma kurallarını veya çarpım tablosunu ezberlemezler, bunları ezberleme zamanı geldiğinde ise artık her işlemin ne anlama geldiğini çok iyi bilir durumda olurlar.
Dil Materyalleri: Montessori sınıfında dil materyalleri, öğrencilere bireysel olarak sunulur. Bu, öğretmene çocuğun ilgi alanlarını keşfetme olanağı da sağlar. Bir Montessori sınıfında çocuklar, alfabedeki harflerin isimlerini öğrenmeden önce seslerini öğrenirler. Çünkü bunlar ileride okuyacakları kelimeleri oluşturan seslerdir.
Coğrafya Materyalleri: Tahta puzzle haritalar, sınıfta en fazla rağbet gören materyallerdir. Başlangıçta çocuklar bu haritaları sadece puzzle gibi kullanırlar. Daha sonra kıtaların, okyanusların ve ülkelerin yerlerini öğrenirler. Bu ülkelerin önemli özellikleri hakkında bilgi sahibi olurlar. Çocuklar aynı zamanda ada, göl, körfez, koy gibi çeşitli kara ve su formlarını da görerek, dokunarak öğrenirler.
Tarih Materyalleri: Montessori, çocuklara ‘zaman şeritleri’ ile çalışarak tarihin de somut bir sunuşunu yapar.
Kültür Materyalleri: Çocuklar diğer ülkeleri, onların geleneklerini, yiyeceklerini, müziklerini, iklimlerini, dillerini ve orada yaşayan hayvanları öğrenerek, üzerinde yaşadıkları dünyanın farkına varırlar. Böylece dünya üzerinde yaşayan insanları anlamaları, hoş görmeleri ve sevmeleri daha kolaylaşır.
Sanat Materyalleri: Okul öncesi ortamda sanat, çocuğa kendi başına bir şeyler yaratıyor olmanın büyük keyfini verir. Çocuklar, çok çeşitli araçlar kullanarak hayal dünyalarını keşfetme ve ifade etme özgürlüğüne sahiptirler. Anasınıfında sanatsal faaliyetler diğer bütün alanlarla iç içedir. Yaratıcı müzik, hareket ve dramatizasyon programı her akademik programın içindedir. Okul öncesi çocuklarda, müzik çalışmalarının ögesi ritimdir. Ritme doğal tepki ise fizikseldir. Bu nedenle çocuğun enstrümanı vücududur. (Kaynak: Erol Altaca Eğitim Kurumları Web Sayfası)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...