14 Mayıs 2013 Salı

2 YAŞA 40 GÜN KALA

Uzun zamandır bloğa yazamadım, içimden pek bir şey yapmak gelmiyordu son zamanlarda,yeni yeni hayata karşı uyuşukluğumu kırmaya başladım, 27 Nisan’da dedem hayat arkadaşını,babam annesini, ben babaannemi kaybettim. Hatırası alyansını ben takıyorum şimdi . Keşke her şey çocukluğumda ki gibi kalsaydı…Arka bahçede yine domates ekseydik…koltuğu boş duruyor ,bahçe onsuz.. “Ayaklarım bir iyileşse” derdi gönlü hep gençti, Ahmet Tuna’yı çok severdi,en son rahatsızlandığı zaman ziyaretine götürmüştük  Ahmet Tuna’ya bakıp konuşmak istemişti.Onu hep iyi halleri ile hatırlamak istiyorum,Mekanı Cennet olsun inşallah. Kabri nur olsun…

Ahmet Tuna’dan halleri anlatırsam her söylediğini zamanında not etmeyince unutuyor insan.2 yaşa 1 ay kala şu sıralar en popüler Rabbiyessir Duası, anneannesi öğretmiş hızlı hızlı okuyor, anlaması biraz zor  çok dikkatli dinlemek lazım J dün eve gittiğimde okudu hemen. Birde korktuğu bir şey olunca “Korkmana gerek yok “ diyor kendi kendine, örneğin bebekken küvetin altına koyduğumuz sünger vardı onu alacağım dedi aldı banyodan,Sonra “korkmana gerek yok bu sünger” diyor.Bir akşam takılmış plak gibi aynı şeyi söyledi zor susturduk  J

Hala beraber uyuyoruz, git gide daha çok düşkün oldu bana, ben eve gidince az beni görmesin beni aramaya başlıyor, sonrada “ anne ben burdayım” diyor. Daha mı tatlı olmaya başladı ne J muhabbette etmeye başladı ya beraberken çok eğleniyoruz, arada kavga etsekde, aşkımız çok büyük. Parkı çok seviyor,parka giderken sevinçten ayakları dolanıyor resmen J bir kere yüzü üstüne düştü kaykaydan kaydıktan sonra dudağı kanadı, 2 gün sonrada Özdilek’te sandalyeden düştü tam iyileşen yara bu sefer mor oldu şişti, ondan sonra bir süre kaymaktan korktu ama o da geçti yine koşturuyor.Bizde daha o kadar çok büyümediğini her ne kadar büyük çocuk gibi davransa da, kendini o kadar koruyamadığını anladık. Biraz da nazar değiyor sanırım, ne zaman kalabalık bir yerde olsak düşüyor , güzel çocuk vesselam.Sizde bir dua ediverin oğluma.

Bu sıralar yaklaşan doğum günü hazırlıkları telaşındayım, bu yıl yapmayalım diyorduk ama babam ve eşim 2 yaşı da olsun piknik yapalım dediler,yine geçen sene ki yerde aile pikniği yapacağız, bende süsleme işleri ile ilgileniyorum, ayrıntılar doğum gününden sonra artık J Haftaya da Paris’e uçuş var nasipse 3 günlük bir gezi,çalıştığım şirket gönderiyor,biraz heyecan hissedeyim diyorum yoksa hayat çok monotonlaşıyor, gidince biraz heyecanlanırım belki. Bu arada ilk kez Ahmet Tuna’dan o kadar uzun ayrı kalacağız,ilk kez gece bensiz uyuyacak, onun için biraz içim buruk aslında. İnşallah annem zorlanmaz. Birkaç gün gidip sonra geleceğimi anlatacağım belki odanın içinde ikimizin bildiği gizli bir yere bir eşya saklarız bir arkadaşım anlatmıştı çocuk o zaman annesinin onu bırakmadığını geldiğinde onu sakladıkları yerden beraber çıkaracaklarını düşünüyormuş, yazarken bile gözlerim doldu biz hiç ayrı kalmadık ki.Allah ayırmasın,kimseyi annesiz babasız bırakmasın.
Böyle işte, Fransa fotoğrafları ile döneceğim inşallah. Görüşmek üzere.


Anasının Kuzusu- 2. anneler günüm

Artık Babaannemsiz bir bahçe :(

Arkadaşı Mickey ile anneanneye giderken

Sekapark'ta

22 Mart 2013 Cuma

21. Ayda Böyleyiz


21.Ay biterken Ahmet Tuna’nın sözleri beni şaşırtmaya devam ediyor.Dün akşam elimde market poşetiyle eve gidince “bu ne” dedi. Bende “poşet “ dedim. “ne aldın bana” dedi.Ben böyle bakakaldım,artık baya baya derdini anlatmaya başladı. Annemlerin evde iç merdivene torun olunca ve yürümeye başlayınca küçük kapı  yapıldı,bizim ki gidiyormuş kapıyı açıp merdivenlerden çıkıyormuş, merdivenleri kendi çıksın bayılıyor zaten.Annem buraya gel deyince de “banane burada kalcam” diyormuş. Bende ilk çocuk olunca her konuşmasında  “aayy artık konuşuyor” deyip  duygulanıyorum.
Bu günlerde Ahmet Tuna’ya takılan cümlelerden biriside “bılak çocuğu(bırak çocuğu)” sevmeye çalışanlara direk söylediği cümle bu J Öpülmeye sevilmeye o kadar alışık ki evde ki oyuncaklarına bile kendini öptürüyor.Öp diyor yanağına değdiriyor buradan da diyor diğer yanağını öptürüyor.Bizde uzaktan bakıyoruz ona,çok komik halleri oluyor bazenJ kendi kendine bir şeyler anlatıyor onlara.Velhasıl o büyüyor her gün,yüzü de çok değişti çocuk oldu artık. 2. yaşını da bitirsin hiç sevdirmez kendini.
Havadisler şimdilik bu kadar,her hali güzel onun ama konuşmaya başladıkça daha mı seviliyor ne !

5 Mart 2013 Salı

İçimden geldi yazdım.


Yanımda olsaydın da sana sarılıp koklasaydım,böyle kendimi yalnız hissettiğim zamanlarda daha bir özlüyorum seni.Benim güzel oğlum.Bıdı bıdı konuşmaların o ne? Bu ne? Peki o ne? Diye bitmek bilmez soruların.Herşeyin ellerin,kokun,badem gözlerin,tombik gıdığın hiçbir şeyle değiştirilmez. Ne kadar güzel masumiyetin.Büyüyorsun her gün,sorular soruyorsun bize anne o ne? Peki bu ne? Her gördüğünü ellemek istiyorsun,’elle onu elle’ diyorsun. Bana yaşattığın tüm güzel duygular için aslında sana çok şey borçluyum.Canım oğlum.
 

7 Şubat 2013 Perşembe

20.Ay

19.ayımızı bitirdiğimiz 20. Ayın  şu günlerinde alt köpek dişlerinden dolayı salyalarımız akıyor biraz,sümüklerde eşlik ediyor arada J  Sabaha kadar ağlamadan kendi yatağında  uyuduğunda benim için büyük bir güzellik oluyor,arada sebepsiz yere gece ağlamaları oluyor bir sebebi vardır ama bir şey söylemiyor sorduğumuzda dişlerden dolayı diye düşünüyorum bir bitmedi gitti şu dişler. Her gece dişlerimizi fırçalıyoruz “dişlerimizi fırçalamassak ne olur” diyorum “cürürr” diyor. Uyumadan önce mutlaka kitap okuyoruz hiçbir hikaye sonuna kadar bitmedi tabi hep arka sayfaya geçtik,fotoğraflarına bakıp hikayeler buluyorum bende. Kitap bitiyor gece lambasını kapatıyoruz bu sefer “kedi anlat” diyor. Bir kedi masalıdır gitti aylardır benim uydurduğum kedi maceraları masalımız var J dışarı çıkınca da kedi arıyoruz mahallemizin kedisi var Tarçın onu seviyoruz.Kediler çocukların zararsız olduklarını hissediyorlar tabi kuyruğundan tutuyor bıyığını çekiyor yinede kedi hiç tırmalamıyor henüz zararın nerden geleceğini bilmediği içinde korkusuz oluyor çocuklar. Korkusuz deyince Ahmet Tuna korkusuz korkak,karanlıktan korkmuyor karanlık odada dolaşıyor dolaşıyor geliyor bende korkutmuyorum hiç. Ama değişik durumlarda korku korku diyor. Her neyse korkulacak bir şey olmadığını anlatmaya çalışıyorum. Cesur bir çocuk olsun istiyorum.
Artık konuşuyor denebilir.Duyduğu her şeyi düzgün bir şekilde tekrarlıyor ve onu bir daha unutmuyor. Tam cümle olmasa da tamlamalar kuruyor.Benim favorilerim;
Gaminin Minani – Caminin Minaresi
Seni Seviyolololooluum –Seni Seviyorum
Yat Uyu Ninni piş piş piş – Birde numaradan horluyor J
İPad sevgisi devam ediyor ama eskisi kadar değil. Oynadığımız oyunlar var İPad’te,Youtube’u açıp istediği videoyu izliyor beğenmeyince kapatıyor başka şeyler açıyor,evin 2. Bilgisayar mühendisi diyorum ben. Büyük olan babamız küçük olan oğlumuz J
Çocuk büyütmek zormuş zor, Ahmet Tuna genel olarak uslu sayılabilecek bir çocuk aslında ama çalışan bir anne olunca eski özgür günlerini özlüyor insan.Yinede sabahları annem deyip bana sarıldığı zamanki mutluluğu hiç bir şeye değişmem..
 
 

 

 

26 Aralık 2012 Çarşamba

Kış Tatilimiz


Ahmet Tuna’lı ilk kış tatilimizi gerçekleştirdik. Ankara’dan kuzenimin dönüşü kar yağar ümidiyle gittiğimiz Bolu Abant’tan karları eriterek döndük. Biz gitmeden önce ki hafta güzel kar yağmış ama biz gittiğimizde hava ısınmaya başladı ve malum karların şıpır şıpır erimeye başladığı bir manzara gördük. En çok da Ahmet Tuna’ya yaradı bu tatil. Çok şükür hasta değildi o yüzden bizde yanındayken keyfi yerindeydi. Kısa zamanda çok hayranı oldu desem yalan olmaz. Garsonlardan tutunda diğer otel çalışanlarına, konuklara kadar herkese kendini sevdirdi. Otel yeni yıl için süslenmişti Ahmet Tuna’ya eğlenceli geldi muhtemelen her yer ışıklı süslü. Koştu oynadı bol bol. Neyse ki 2 gün yer ayırtmıştık daha fazlası sıkıcı olmaya başlıyor çünkü , sonuçta otel işte.
 
Ahmet Tuna karı tanıyordu yerde görünce kar dedi, eldiven giymek istemediği için karı ellediğinde elleri üşüdü bir daha ellemek istemedi, kara sadece ayakları ile bastı, düşmekten de pek memnun değildi üstüne kar değmesini pek sevmedi yani J Kar manzarasını herkes sever, sevmeyen varsa da azdır. Bizde karda gölün etrafını faytonla turladık. Ahmet Tuna’yı ata bindirdik. Ben korkar binmek istemez diye düşünmüştüm ama bizim ki sanki hep ata biniyormuş edasındaydı, at durunca da ‘git’ bile dedi ata. Bize de bu anı fotoğraflamak düştü tabi. Büyük Abant Oteli’ne 5 yıl önce balayı için gitmiştik otel baştan aşağı yenilenmiş, bu sefer çekirdek ailemizle gittik bizim içinde değişiklik oldu ve her tatil gibi bu da bitti. Güzel fotoğraflarımız oldu bir kaçını paylaşıyorum. En kötü günümüz böyle olsun.

 

14 Aralık 2012 Cuma

AĞLAMA KRİZLERİ


Ahmet Tuna biraz akıllandı,emziği bıraktı rahatladık derken 2 gündür saç baş yolduruyor. Ağlayarak uyuyor ve ağlayarak uyanıyor.Gece yarısı uyanıp kaldığı yerden ağlamaya devam ediyor.Neren acıyor,neren ağrıyor,dur masal anlatayım,hadi dua edelim derken zar zor uyuyor yine.Tabi ben yeter artık ! diye kızınca bu sefer babaa! diye ağlıyor.Bu çocuk bana düşman ben gırtlaklıyorum sanki onu.Hasan'da sabırlı sabırlı gel babacım diyor, benim saçlar diken kiken.Bizim yatak oldu 3 kişik,yeter ki uyusun aman diyorum ama sıkıldım doğrusu. Çocuk büyütmek sabır işi, bir an önce şu ağlama krizlerinin bitmesini istiyorum. Hayırlısı artık Allah başka dert vermesin diyip susuyorum.

6 Aralık 2012 Perşembe

EMZİĞİ BIRAKIRKEN

Emziği nasıl bıraktıracağım konusu beni düşündürüyordu, son zamanlarda uykusunda hep emzik emer olmuştu ve arabada giderken’ emmi emmi’ ( emzik )  diye ağlıyordu, bizde yolda giderken veriyorduk hep. Artık o günler eskide kaldı, çok eski değil gerçi 10 gün öncesinde. Artık emziği bıraktık. Şöyle oldu Kasım’ın son haftasında hastalandı broşiolit geçirdi, hava vermek zorunda kalındı. Şuan iyi ilaçlarını kullandı inşallah tekrarlamaz. Bize getirisi emziği bırakmak oldu. Ciğerleri dolu olunca nefes almakta zorlandı o sırada emziği attı istemedi.S onra hastanede kan tahlili, ciğer filmi derken biraz korktu sanırsam. Bende emziği vermedim” doktor aldı, bize bir daha vermedi “dedim. ”Ahmet Tuna artık emzik emmesin dedi “ dedim, ”yoksa yeniden kan alabilir” dedim.( Burası biraz korkutma oldu ama çok üstelemedik) Öyle deyince bir şey demedi,iyileştikten sonra emziği aklına gelince İlk 3 gün biraz zor geçti her gece oturdu ağladı, uyurken biraz zorlandı. Aklına gelince sessiz sessiz “emmi” diyordu yavrum benim birde bana bakıp gülüyordu yanlış bir şey dediğini anlar gibi JArtık eskisi gibi aramıyor, arabada giderken biraz sıkılıyor henüz ona tam alışamadı ama genel olarak unuttu. Geçen hafta sonu hava çok güzeldi parka gittik, bebek arabasıyla giderken aklına geldi, eski alışkanlık işte biz bile bir şeye alışırken zorlanıyoruz, onu anlamaya çalışıyorum.
 

Yazdan kalma bir fotoğraf,emzikli fotoğraf arayınca bunu bulabildim.
Emziği de bırakınca iyice büyüdü sanki,bütün her şeyi söyleyebiliyor nerdeyse.Kitap sevgisi devam ediyor,birde İPad sevgisi var tabi.Sabahları hemen İPad’ten  bir şeylere bakıyor.Hayvan sesleri  oyunu yok Kuka,Luli,birde abi bunlar İPad’i görünce ilk bakmak istedikleri oluyor. Babasının oğlu diyorum bilgisayar sevgisi de ona benzemiş J
 
Üste ki fotoğrafla karşılaştırınca burda ne kadar büyük geldi gözüme :)

7 Kasım 2012 Çarşamba

17. AY


Uzun zamandır yeni bir şeyler yazamadım,bir yorgunluk bir boşvermişlik hissiyatındayım sanki.
Ahmet Tuna, hop hop zıp zıp bir çocuk oluverdi.Bana yaşattığı güzel duyguların tarifi olmaz.Allah onu bana çok sevmem için vermiş diyorum,bir çocuğu doya doya sevmenin tadını çıkarıyorum onunla.Bana sarılıp anne demesi bile beni mutluluktan uçuruyor.Birlikte neler yapıyoruz, yazamadığım bayatlayan anılarımızda var tabi J Ben işten döndüğümde kapıda karşılıyor beni biraz naz yapıyor önce mız mız oluveriyor.Benim onunla oynamamı istiyor, istediği yere götürüyor bir şeyler anlatmaya çalıyor.Kelime hazinesi baya gelişmiş durumda yakındır cümle kurması.Hayvan sevgimiz devam ediyor özellikle kedilere karşı ,her gece uyumadan önce kedi masalı anlattırıyor.Kucağıma geliyor ve kedi diyor.Bende içinde renkler olan,oyunlar olan masallar üretiyorum kedi ve arkadaşları J Masalın sonunda kedi ve arkadaşları dişlerini fırçalıyorlar,pijamalarını giyiyorlar ve yataklarına yatıyorlar. Anneleri iyi geceler diye öpüyor onları,sonra yorganlarını üstlerine çekip uyuyorlar.”Şimdi de Ahmet Tuna’nın uykusu geldi Ahmet Tuna’da uyuyacak “diyorum ve hemen yastığına yatıyor.Onunla her an keyifli.Masal anlatırken ona da bir şeyler soruyorum.Mesela, masalda saklambaç varsa “kedi sence nereye saklanmıştır” diyorum “yok” diyor. Mesela renkli bir oyun oynuyorlarsa şimdi hangi rengi söylesin diyorum cevap “hıı” oluyor J Renklerle ilgili masalda sevdiği bir oyuncağı tarif ediyorum onun rengi işte diyorum. Kırmızı bisikleti var, kırımızı derken hani bisikletin var ya kırmızı o renk diyorum. Bütün hayvanları tanıyor seslerini biliyor,özellikle öğrettiğimiz bir şey değil aslında kitaplarında ki hayvanlara bakarken sesleri çıkarıyorduk, sesli kitabı var bir tanede. Bütün öğrendiklerini birbirine bağlıyor bir şekilde. Bir kere parktayken ahtapot resmi gördü,bende” ahtapot, bak bir sürü kolu var” dedim.”Denizde yaşar Ahtapot” dedim.Haftalar sonra bir yerde ahtapot gördü ve ahtapot dedi. Beni şaşırtabiliyor bazen.Nerden bildi şimdi bunu diyorum.Kitap görünce oku diyor.Harflere A-B-C diyor.İnşallah değişmez de okumayı seven bir çocuk olur.Dualarım bahtının güzel olması ve hayırlı bir ömrü olması için.Allah iyi insanlarla karşılaştırsın inşallah.Ben şimdiden duamı edeyim bir anne olarak.
                                                        A-B-C'leri ile oynarken :)
                                              
16. ayını bitirdi 17. Aydan gidiyor kendileri, bizde onunla beraber büyüyoruz işte.Uzun zamandır yazmayınca böyle iç dökmek gibi oldu,bir daha anılar bayatlamadan yazacağım inşallah J

26 Eylül 2012 Çarşamba

İlkler


Bir annenin az önce öpüp kokladığı,gözünden sakındığı çocuğunun başkaları tarafından kaçırılma hikayesini duyduğumuzda tabi ki üzülüyoruz. Ateş düştüğü yeri yakıyor, annenin içi hep aynı yanıyor.Dün akşam Ahmet Tuna’yı evin içinde kaybedince hemen çocuklarını kaybeden anneler aklıma geldi. Allah’ım kötü insanlardan korusun tüm çocukları.
Gelelim bizimkine dün annemde Ahmet Tuna ile oynuyorduk sonra odadan çıktı annemin yanında sandım önce, Ahmet Tuna dedim biraz bekledim gelmedi.Sonra baktım ki annemin yanında değil.Bütün odalara bakmaya başladık Ahmet Tuna diyoruz bir yandan,evin içinde bir yerlerde olduğu kesin ama o an onu görememiş olmak beni panik yapmaya yetti.Sonra bulduk tabi wc ile lavabo arasında ki kapıyı kapatmış arkasında durmuş bakıyor.Yavrum benim seste vermiyor az da olsa bir panik havası oldu evde. Dün bir ilk daha oldu Ahmet Tuna’ya banyo yaptırdıktan sonra saçları ıslakken aldım makası elime gözüne giren saçlarını yana doğru kestim.Böylece bebeklik saçını ilk kez kesmiş olduk.Güzel oldu çirkin durmadı,arkada ki saçları lüle lüle duruyor hala.Şu kış da böyle geçsin yaza doğru arka kısımlara da bir el atarız.Benim oğlum her zaman yakışıklı olur zaten J

23 Eylül 2012 Pazar

Hafta Sonu

Bu hafta sonu koca yaz boyunca bu gün şu gün derken gerçekleştiremediğimiz köyde kalma planını gerçekleştirdik. Havaların artık sonbahar geldi üşütürüm sizi dediği bir Cuma akşamı ve Cumartesi günüydü. Bizim havamız güzeldi ama, bir arada olduğumuz keyifli anlar yaşadık. Benim açımdan keyifli olduğu kadar Ahmet Tuna açısından da öyleydi. Kuzenleriyle eğlendi, oynadı, gezdi.


Babaannesi ve dedesini anneannesi kadar sık görmediği için biraz uzak duruyordu biraz uzun durunca daha çok alışmış oldu. Bu da babaannesini mutlu etti tabi. Artık çocuklara karıştı o da onlarla koşturuyor. Daha çok abileriyle ve ablalarıyla oynuyor. Miray'ın hayranı kucağına yatıyor gıdıklıyor. Yavrum benim ne çabuk büyüdün sen. Ne zaman Duru kadar olacak diyordum Ahmet Tuna bebekken, aralarında 10 ay var o zamanlar çok belli oluyordu tabi, ama şimdi Ahmet Tuna yapı olarak Duru kadar duruyor maşallah. Seneye kimse tutamaz onları.
Ahmet Tuna çoğu zamanını anneannesinde geçirdiğinden ve hafta sonu da sürekli evde durmadığımızdan Ahmet Tuna'nın keşfedecek yerleri sınırlı oluyordu. Bu Pazar hep evdeydik(m),Ahmet Tuna bir ara babasıyla parka gitti dönüşü muhteşem oldu. Bu gün pek bir kudurdu evde, babasıyla yuvarlanmalar bizi ısırmaya çalışmalar mutfakta da açmadığı kapak kalmadı, daha önce de açıyordu tabi biraz bakıp tamam şimdi kapatalım deyince kapatıyordu leğenlerin olduğu dolabı karıştırıyordu  daha çok ama bu sefer çaydanlıktan tutun tencerelere kadar kapaklarını açtı kapattı.


Ben bir yeri topluyorsam arkamdan yine bir yerleri karıştırdı. Merakı geçince yerine koydu kapattı neyse ki. Ahmet Tuna evdeyken hiç bir iş yapamayacağımı bir kez daha anladım.
Fazla samimiyette iyi olmuyormuş, hep evde olsam Ahmet Tuna ile aramız açılacak demek ki dedim. Şimdi de özlüyorum tarifsiz. Hele hafta sonundan sonra ilk iş günü burnumda tütüyor.
Bir hafta sonu daha biterken ve ben çayımı yudumlarken yazdım bu yazıyı. Fotoğraflardan da anlaşılacağı gibi Ahmet Tuna açısından gayet renkli bir hafta sonuydu. 
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...